Wobble İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wobble İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wobble Nedir?

Wobble, Türkçe karşılığı “sallanma” olan bir fiildir. Kelime genellikle bir nesnenin dengesini kaybetmesi veya sarsıntıya maruz kalması sonucu oluşan hareketleri ifade etmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. The table wobbled when she bumped into it. (Masaya çarptığında masanın sallandığını hissetti.)
2. He walked unsteadily and wobbled as he tried to keep his balance. (Dengesini korumaya çalışırken yürüyüşü kararsızdı ve sallandı.)
3. The tower began to wobble in the strong winds. (Kule, güçlü rüzgarlarda sallanmaya başladı.)
4. The jelly on the plate wobbled as he put it down. (Tabaktaki jöle, onu koyduğunda sallandı.)
5. The bike wobbled as he rode over the bumpy road. (Yolun bozukluğu nedeniyle bisiklet sallandı.)
6. The baby wobbled as she tried to take her first steps. (İlk adımlarını atmaya çalışırken bebek sallandı.)
7. The bridge wobbled under the weight of the heavy truck. (Ağır kamyonun ağırlığı altında köprü sallandı.)
8. The boat wobbled as it hit a wave. (Bir dalga ile karşılaştığında tekne sallandı.)
9. The drunk man wobbled as he walked down the street. (Sokakta yürürken sarhoş adam sallandı.)
10. The earthquake caused the buildings to wobble. (Deprem binaların sallanmasına neden oldu.)
11. She wobbled on her high heels and almost fell. (Yüksek topuklu ayakkabılarında sallandı ve neredeyse düştü.)
12. The top of the tower wobbled in the wind. (Kulenin üstü, rüzgarın etkisiyle sallandı.)
13. The train wobbled as it went around a sharp curve. (Keskin bir döneme girerken tren sallandı.)
14. The chair wobbled because one of its legs was shorter than the others. (Sandalyenin bacaklarından biri diğerlerinden daha kısaysa sandalye sallanır.)
15. The little boy wobbled on his bike without training wheels for the first time. (İlk kez antrenman tekerleri olmadan bisiklette sallandı.)
16. The cup wobbled on the saucer as she picked it up. (Kupayı aldığında, fincanın sallandığını fark etti.)
17. The tower wobbled dangerously before it collapsed. (Kule çökmek üzereyken tehlikeli bir şekilde sallandı.)
18. The bridge wobbled when the heavy truck drove over it. (Ağır kamyon üzerinde geçtiğinde köprü sallandı.)
19. The plane wobbled in turbulence. (Türbülans sırasında uçak sallandı.)
20. The toddler

wobbled as he tried to carry a heavy toy. (Ağır bir oyuncak taşımaya çalışırken küçük çocuk sallandı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.