Withstand İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Withstand İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

WITHSTAND İLE İLGİLİ CÜMLELER

Anlam: Dayanmak, karşı koymak, direnmek.

Örnek Cümleler:

  1. She could not withstand the force of the wind. (O, rüzgarın şiddetine dayanamadı.)
  2. He could not withstand the temptation to eat the whole cake. (O, tüm keki yemek için direnemedi.)
  3. The bridge was designed to withstand earthquakes. (Köprü, depremlere dayanacak şekilde tasarlandı.)
  4. The company was able to withstand the economic downturn. (Şirket, ekonomik durgunluğa direnebildi.)
  5. The boxer was able to withstand his opponent’s punches. (Boksör, rakibinin yumruklarına karşı koyabildi.)
  6. The tree could not withstand the weight of the snow. (Ağaç, karın ağırlığına dayanamadı.)
  7. He tried to withstand the pressure from his boss. (Patronundan gelen baskıya karşı koymaya çalıştı.)
  8. The athlete had to withstand extreme temperatures during the race. (Sporcu, yarış sırasında aşırı sıcaklıklara dayanmak zorunda kaldı.)
  9. The castle walls were built to withstand attacks from enemies. (Kale duvarları, düşman saldırılarına dayanacak şekilde inşa edildi.)
  10. The soldiers were trained to withstand long periods of time without food or water. (Askerler, yiyecek ve su olmadan uzun süre dayanabilecek şekilde eğitildiler.)
  11. The material used in the construction was not strong enough to withstand the weight of the building. (İnşaatta kullanılan malzeme, binanın ağırlığına dayanacak kadar güçlü değildi.)
  12. She had to withstand the pain of her broken leg until the ambulance arrived. (Ambulans gelene kadar kırık bacağından dolayı acıya dayanmak zorunda kaldı.)
  13. The boat was able to withstand the stormy weather. (Tekne, fırtınalı havaya dayanabildi.)
  14. He was determined to withstand the criticism and prove his worth. (Eleştirilere karşı koymaya kararlıydı ve değerini kanıtlamak istiyordu.)
  15. The roof was designed to withstand heavy rainfall. (Çatı, yoğun yağışlara dayanacak şekilde tasarlandı.)
  16. The company had to withstand a lot of competition in the market. (Şirket, pazardaki yoğun rekabete karşı dayanmak zorunda kaldı.)
  17. The tent was able to withstand the strong winds in the desert. (Çadır, çöldeki güçlü rüzgarlara dayanabildi.)
  18. The athlete’s muscles were strong enough to withstand the strain of the intense workout. (Sporcunun kasları, yoğun antrenmanın zorluğuna dayanacak kadar güçlüydü.)
  19. She had to withstand the emotional pain of losing her best friend. (En yakın arkadaşını kaybet

mesinin yarattığı duygusal acıya dayanmak zorunda kaldı.)
20. The armor was designed to withstand sword strikes and arrows. (Zırh, kılıç darbelerine ve oklara dayanacak şekilde tasarlandı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.