Winsome İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Winsome İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Winsome Nedir?

Winsome, sevimli, cazibeli, hoş, çekici anlamlarına gelen bir İngilizce kelime.

Örnek Cümleler:

  1. She had a winsome smile on her face. (Yüzünde sevimli bir gülümseme vardı.)
  2. The little girl was very winsome with her big blue eyes. (Küçük kız, büyük mavi gözleriyle çok çekiciydi.)
  3. He is a winsome man, charming everyone he meets. (O, herkesi büyüleyen sevimli bir adam.)
  4. The winsome melody made everyone feel happy. (Sevimli melodi herkesi mutlu hissettirdi.)
  5. The puppy’s winsome behavior won over the hearts of the whole family. (Yavru köpeğin sevimli davranışları bütün ailenin kalbini kazandı.)
  6. Her winsome personality made her very popular among her colleagues. (Sevimli kişiliği, meslektaşları arasında çok popüler yapmıştı.)
  7. The flower girl looked absolutely winsome in her little dress. (Çiçek kızı, küçük elbisesiyle tamamen sevimli görünüyordu.)
  8. The winsome scenery was breathtakingly beautiful. (Sevimli manzara nefes kesici güzellikteydi.)
  9. He used his winsome charm to persuade her to go on a date with him. (Onu ikna etmek için sevimli cazibesini kullandı ve bir buluşmaya gitmeyi kabul etti.)
  10. The winsome smell of the freshly baked bread filled the whole house. (Taze pişmiş ekmeğin sevimli kokusu bütün evi doldurdu.)
  11. Her winsome voice made everyone stop and listen. (Onun sevimli sesi herkesi durdurdu ve dinlemeye başladı.)
  12. The little boy’s winsome face made it impossible to stay angry with him. (Küçük çocuğun sevimli yüzü, onunla öfkeli kalmayı imkansız hale getirdi.)
  13. The winsome kitten was the center of attention in the room. (Sevimli kedi, odadaki dikkat odağıydı.)
  14. The winsome couple looked like they were meant to be together. (Sevimli çift, birlikte olmaya layık gibi görünüyorlardı.)
  15. The winsome decorations made the room look very inviting. (Sevimli süslemeler, odanın çok davetkar görünmesini sağladı.)
  16. The winsome puppy wagged its tail excitedly as it met its new owner. (Sevimli yavru, yeni sahibiyle tanışırken heyecanla kuyruğunu salladı.)
  17. The winsome child had a way of making everyone feel loved. (Sevimli çocuk, herkesi sevildiğini hissettirme şekline sahipti.)
  18. The winsome actress was a natural on stage. (Sevimli aktris sahnede doğal biriydi.)
  19. The winsome couple danced gracefully together.
  1. The winsome aroma of the coffee shop enticed passersby to come in and enjoy a cup. (Kahve dükkanının sevimli kokusu, geçenlerin içeri girip bir fincan kahve keyfi yapmalarına teşvik etti.)

(Türkçe çeviriler kalın yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.