Windbag İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Windbag İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Windbag (noun) – a person who talks too much, especially in a boring or boastful way

  1. I had to leave the party early because I couldn’t stand listening to the windbag in the corner. (Bu partiden erken ayrılmak zorunda kaldım çünkü köşede konuşan lafazanı dinleyemeye dayanamadım.)
  2. Sarah’s new boss is a real windbag who never stops talking about himself. (Sarah’nın yeni patronu kendinden bahsetmekten hiç durmayan gerçek bir lafazan.)
  3. The politician’s speech was filled with empty promises and meaningless platitudes, making him seem like a windbag. (Politikacının konuşması boş vaatler ve anlamsız klişelerle doluydu, bu da onu bir lafazan gibi gösterdi.)
  4. I’m tired of listening to my coworker’s windbag stories about his weekend. (Haftasonu hakkında mesai arkadaşımın anlattığı boş hikayeleri dinlemekten yoruldum.)
  5. Jack always talks about how great he is, but everyone knows he’s just a windbag. (Jack her zaman ne kadar harika olduğundan bahseder, ama herkes onun sadece bir lafazan olduğunu bilir.)
  6. My uncle is a windbag who loves to talk about himself and his accomplishments. (Amcam kendinden ve başarılarından bahsetmeyi seven bir lafazandır.)
  7. The lecture was interesting, but the windbag professor could have made his point in half the time. (Ders ilginçti, ama lafazan profesör aynı noktayı yarım zamanda anlatabilirdi.)
  8. I was stuck on a long flight next to a windbag who talked my ear off for hours. (Saatler boyunca kulağımı tıkayan bir lafazanın yanında uzun bir uçuşta mahsur kaldım.)
  9. The comedian’s routine was ruined by a windbag heckler who wouldn’t stop talking. (Komedyenin rutini, konuşmayı bırakmayan bir lafazan seyirci tarafından mahvedildi.)
  10. My neighbor is a windbag who loves to gossip about everyone in the building. (Komşum binadaki herkes hakkında dedikodu yapmayı seven bir lafazandır.)
  11. The team meeting was derailed by the windbag who couldn’t stop talking about irrelevant topics. (Takım toplantısı, önemsiz konular hakkında konuşmaktan duramayan lafazan tarafından rayından çıktı.)
  12. My boss is a windbag who loves to hear himself talk, even if he’s not saying anything important. (Patronum kendisini duymaktan hoşlanan bir lafazandır, önemli bir şey söylemese bile.)
  13. The windbag politician promised the moon, but delivered very little. (Lafazan politikacı ayı vaat etti, ama çok az şey verdi.)
  14. The company’s CEO is a windbag who loves to hear himself speak, but never listens to anyone else. (Şirketin CEO’su kendisini konuşurken duymaktan hoşlanan

bir lafazandır, ama hiç kimseyi dinlemez.)
15. My grandfather is a windbag who tells the same stories over and over again. (Dedem aynı hikayeleri tekrar tekrar anlatan bir lafazandır.)

  1. The keynote speaker was a windbag who rambled on for hours without saying anything of substance. (Ana konuşmacı, öznelik olmayan saatlerce konuşan bir lafazandı.)
  2. My friend’s new boyfriend is a windbag who won’t shut up about his job. (Arkadaşımın yeni erkek arkadaşı işi hakkında susmayan bir lafazandır.)
  3. The guest speaker was a windbag who talked about herself the entire time instead of the topic at hand. (Misafir konuşmacı, konuyla ilgili olarak kendisinden bahsetmeyen bir lafazan oldu.)
  4. The radio host was accused of being a windbag who only wanted to hear himself talk. (Radyo sunucusu, kendisini konuşurken duymak isteyen bir lafazan olarak suçlandı.)
  5. The meeting was productive until the windbag employee derailed the conversation with his irrelevant comments. (Toplantı, önemsiz yorumlarıyla konuşmayı rayından çıkaran lafazan çalışanı kadar verimliydi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.