Wince İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wince İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wince

Wince, Türkçe’de “yüksek sesle konuşulduğunda veya şiddetli bir harekete tepki olarak yüz ifadesinde beliren aniden ortaya çıkan acı” anlamına gelir.

  1. When I touched the hot stove, I couldn’t help but wince. (Sıcak ocak dokunduğumda, kaçınılmaz olarak acıya karşı gözlerimi kıstım.)
  2. She winced in pain as the doctor injected the needle. (Doktor iğneyi batırdığında, o acıdan yüzünü buruşturdu.)
  3. He winced at the loud sound of the explosion. (Patlamanın yüksek sesine karşı yüzünü buruşturdu.)
  4. The athlete winced as he felt a sharp pain in his ankle. (Sporcu bileğinde keskin bir ağrı hissettiğinde yüzünü buruşturdu.)
  5. I had to wince as I watched the scary scene in the horror movie. (Korku filmi korkunç sahnesini izlediğimde yüzümü buruşturmak zorunda kaldım.)
  6. She winced when she heard the bad news. (Kötü haberleri duyduğunda, o acıdan yüzünü buruşturdu.)
  7. He winced as he touched his bruised knee. (Morarmış dizine dokunduğunda, o acıyı hissetti ve yüzünü buruşturdu.)
  8. The dentist’s drill made me wince in discomfort. (Diş hekiminin matkabı, beni rahatsızlıkla buruşturttu.)
  9. She couldn’t help but wince as she watched the scary movie. (Korkunç filmi izlediğinde, yüzünü buruşturmadan duramadı.)
  10. He winced in embarrassment when he realized he had made a mistake. (Hatasını fark ettiğinde utancından yüzünü buruşturdu.)
  11. The bright sunlight made her wince as she stepped outside. (Dışarı adım attığında parlak güneş onu buruşturdu.)
  12. He winced as the cold water hit his face. (Soğuk su yüzüne çarptığında o acıyı hissetti ve yüzünü buruşturdu.)
  13. She winced at the thought of having to give a speech in public. (Halka açık bir konuşma yapmak zorunda kalmayı düşündüğünde, o acıyı hissetti ve yüzünü buruşturdu.)
  14. The loud music made him wince in discomfort. (Yüksek müzik, rahatsızlıkla buruşturdu.)
  15. She winced as she tried to open the tight jar lid. (Sıkı kavanoz kapağını açmaya çalışırken, o acıyı hissetti ve yüzünü buruşturdu.)
  16. He couldn’t help but wince when he saw the gruesome scene in the horror movie. (Korku filmindeki dehşet verici sahneyi gördüğünde y

üzünü buruşturmadan duramadı.)
17. She winced as the strong wind blew her hair into her face. (Güçlü rüzgar saçını yüzüne savurduğunda, o acıyı hissetti ve yüzünü buruşturdu.)

  1. The sour taste of the lemon made him wince. (Limonun ekşi tadı, onu buruşturdu.)
  2. She winced in sympathy as she watched the injured bird struggle to fly. (Yaralı kuşun uçmaya çalışırken çabasını izlediğinde, acıyı hissetti ve yüzünü buruşturdu.)
  3. He winced as he stubbed his toe on the coffee table. (Kahve masasına parmağını çarptığında, o acıyı hissetti ve yüzünü buruşturdu.)

(Hepsini mavi ve kalın HTML etiketi ile yazdım.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.