Willful İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Willful İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Willful Nedir?

Willful, Türkçe’de “iradeli” veya “kasıtlı” anlamlarına gelir. Bu kelime bir kişinin eylemlerinin bilinçli bir şekilde yapıldığını veya bir amaç doğrultusunda gerçekleştirildiğini ifade eder.

Örnek Cümleler

  1. She was being willful and refused to listen to any advice. (O, iradeliydi ve hiçbir tavsiyeyi dinlemeyi reddetti.)
  2. His willful disregard for safety led to the accident. (Güvenliğe karşı iradeli kayıtsızlığı kaza ile sonuçlandı.)
  3. The toddler’s willful behavior was a challenge for his parents. (Küçük çocuğun kasıtlı davranışları, ebeveynleri için bir zorluktu.)
  4. The company’s willful negligence resulted in a lawsuit. (Şirketin kasıtlı ihmali bir dava ile sonuçlandı.)
  5. He made a willful decision to quit his job and start his own business. (Kendi işini kurmak için işinden isteyerek ayrılma kararı aldı.)
  6. Her willful personality made her a natural leader. (İradeli kişiliği onu doğal bir lider yaptı.)
  7. The teacher saw through the student’s willful attempts to cheat on the exam. (Öğretmen, öğrencinin sınavda kasti olarak hile yapma girişimlerini fark etti.)
  8. His willful disobedience resulted in severe consequences. (Kasıtlı itaatsizliği ciddi sonuçlara yol açtı.)
  9. She was praised for her willful determination to succeed. (Başarılı olmak için iradeli kararlılığı için övüldü.)
  10. His willful actions caused him to lose the trust of his colleagues. (Kasıtlı eylemleri meslektaşlarının güvenini kaybetmesine neden oldu.)
  11. The company’s willful ignorance of environmental regulations resulted in a hefty fine. (Şirketin çevre yönetmeliklerine kasıtlı olarak kayıtsız kalması yüksek bir para cezasına neden oldu.)
  12. The coach admired the athlete’s willful dedication to training. (Antrenör, sporcunun iradeli antrenmana adanmışlığını takdir etti.)
  13. Her willful persistence paid off in the end when she finally achieved her goal. (Sonunda hedefine ulaştığında, iradeli kararlılığı kendisine ödeme yaptı.)
  14. His willful behavior caused a rift in his relationship with his girlfriend. (Kasıtlı davranışları, kız arkadaşı ile arasında bir ayrılık yarattı.)
  15. The lawyer accused the defendant of willful misconduct. (Avukat, davalının kasıtlı yanlış davranışlarından suçlu olduğunu iddia etti.)
  16. The CEO’s willful decisions led to the company’s downfall. (CEO’nun kasıtlı kararları şirketin çöküşüne yol açt
  1. The child’s willful refusal to eat his vegetables frustrated his parents. (Çocuğun kasıtlı olarak sebzelerini yemeyi reddetmesi, ebeveynlerini üzdü.)
  2. His willful arrogance made him unpopular among his coworkers. (Kendini beğenmişliği, iş arkadaşları arasında sevilmemesine neden oldu.)
  3. The athlete’s willful determination to win the championship impressed everyone. (Şampiyonluğu kazanmak için iradeli kararlılığı, herkesi etkiledi.)
  4. The politician was accused of willful deception in his campaign promises. (Politikacı, seçim vaatlerinde kasıtlı olarak yanıltmaca yaptığı suçlamasıyla karşı karşıya kaldı.)

Türkçe Karşılıklar

  1. O, iradeliydi ve hiçbir tavsiyeyi dinlemeyi reddetti.
  2. Güvenliğe karşı iradeli kayıtsızlığı kaza ile sonuçlandı.
  3. Küçük çocuğun kasıtlı davranışları, ebeveynleri için bir zorluktu.
  4. Şirketin kasıtlı ihmali bir dava ile sonuçlandı.
  5. Kendi işini kurmak için işinden isteyerek ayrılma kararı aldı.
  6. İradeli kişiliği onu doğal bir lider yaptı.
  7. Öğretmen, öğrencinin sınavda kasti olarak hile yapma girişimlerini fark etti.
  8. Kasıtlı itaatsizliği ciddi sonuçlara yol açtı.
  9. Başarılı olmak için iradeli kararlılığı için övüldü.
  10. Kasıtlı eylemleri meslektaşlarının güvenini kaybetmesine neden oldu.
  11. Şirketin çevre yönetmeliklerine kasıtlı olarak kayıtsız kalması yüksek bir para cezasına neden oldu.
  12. Antrenör, sporcunun iradeli antrenmana adanmışlığını takdir etti.
  13. Sonunda hedefine ulaştığında, iradeli kararlılığı kendisine ödeme yaptı.
  14. Kasıtlı davranışları, kız arkadaşı ile arasında bir ayrılık yarattı.
  15. Avukat, davalının kasıtlı yanlış davranışlarından suçlu olduğunu iddia etti.
  16. CEO’nun kasıtlı kararları şirketin çöküşüne yol açtı.
  17. Çocuğun kasıtlı olarak sebzelerini yemeyi reddetmesi, ebeveynlerini üzdü.
  18. Kendini beğenmişliği, iş arkadaşları arasında sevilmemesine neden oldu.
  19. Şampiyonluğu kazanmak için iradeli kararlılığı, herkesi etkiledi.
  20. Politikacı, seçim vaatlerinde kasıtlı olarak yanıltmac

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.