Wiliness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wiliness İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Willingness

Wiliness, bir şeyi yapmaya istekli ve hazır olmak anlamına gelir.

1. He showed a great willingness to help. (O yardım etmeye büyük bir istek gösterdi.)
2. Her willingness to learn impressed her teacher. (Öğrenmeye istekli olması öğretmenini etkiledi.)
3. The success of the project depends on the willingness of the team members. (Projenin başarısı, takım üyelerinin istekliliğine bağlıdır.)
4. She lacked the willingness to compromise. (O, uzlaşmaya istekli değildi.)
5. His willingness to take on new challenges made him a valuable asset to the company. (Yeni zorlukları üstlenme istekliliği, onu şirket için değerli bir varlık yaptı.)
6. The company values employees who show a willingness to work hard. (Şirket, çalışmaya istekli olan çalışanları değerli bulur.)
7. His willingness to listen to others’ opinions made him a great leader. (Başkalarının fikirlerini dinlemeye istekliliği, onu harika bir lider yaptı.)
8. Without willingness, it is impossible to achieve success. (İsteklilik olmadan başarı elde etmek imkansızdır.)
9. Her willingness to volunteer at the shelter helped many homeless animals. (Barınakta gönüllü olma isteği, birçok evsiz hayvana yardımcı oldu.)
10. The coach praised the team for their willingness to work together. (Antrenör, takımın birlikte çalışmaya istekliliğini övdü.)
11. She showed a willingness to forgive and forget. (O, affetmeye ve unutmaya istekli olduğunu gösterdi.)
12. His willingness to take responsibility for his mistakes impressed his boss. (Hatalarından sorumluluk almak için istekli olması patronunu etkiledi.)
13. Teamwork requires a willingness to communicate and collaborate. (Takım çalışması, iletişim kurmaya ve işbirliği yapmaya isteklilik gerektirir.)
14. The student’s willingness to ask questions helped him better understand the material. (Öğrencinin soru sormaya istekliliği, materyali daha iyi anlamasına yardımcı oldu.)
15. His willingness to go the extra mile set him apart from his colleagues. (Fazladan çalışmaya istekliliği, onu meslektaşlarından ayırdı.)
16. They need someone with a willingness to take risks for the new

    project. (Yeni proje için risk almaya istekli birisine ihtiyaçları var.)

17. The company encourages employees to show a willingness to learn new skills. (Şirket, çalışanların yeni beceriler öğrenmeye istekli olmalarını teşvik eder.)
18. His willingness to compromise helped resolve the conflict. (Uzlaşmaya istekli olması, çatışmanın çözülmesine yardımcı oldu.)
19. Without willingness, even the most talented individuals will fail. (İsteklilik olmadan, en yetenekli kişiler bile başarısız olacaktır.)
20. She showed a willingness to adapt to new situations. (O, yeni durumlara uyum sağlamaya istekli olduğunu gösterdi.)