Wide İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wide İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wide Nedir?

Wide, geniş anlamına gelir. Bir nesnenin, bir yerin veya bir alanın genişliğini ifade eden bir sıfattır.

Örnek Cümleler:

1. The beach was wide and beautiful. (Plaj geniş ve güzeldi.)
2. He has a wide range of interests. (O, geniş bir ilgi alanına sahiptir.)
3. She wore a wide smile on her face. (Yüzünde geniş bir gülümseme vardı.)
4. The street was wide enough for two lanes. (Sokak iki şerit için yeterince genişti.)
5. The bird’s wingspan was wide enough to cover the whole room. (Kuşun kanat açıklığı odayı kaplamak için yeterince genişti.)
6. The room felt wide and spacious. (Oda geniş ve ferah hissettirdi.)
7. The wide river flowed peacefully. (Geniş nehir sakin akıyordu.)
8. She has a wide forehead. (O, geniş bir alına sahip.)
9. The city has a wide variety of restaurants. (Şehirde geniş bir restoran çeşitliliği var.)
10. He took a wide stance before lifting the heavy weight. (O, ağırlığı kaldırmadan önce geniş bir duruş aldı.)
11. The view from the top of the mountain was wide and breathtaking. (Dağın tepesinden manzara geniş ve nefes kesiciydi.)
12. The road was wide enough for a bus to pass through. (Yol, bir otobüsün geçebileceği kadar genişti.)
13. She has a wide circle of friends. (O, geniş bir arkadaş çemberine sahip.)
14. The wide range of colors was impressive. (Renk çeşitliliği etkileyiciydi.)
15. The wide gap between the two buildings was noticeable. (İki binanın arasındaki geniş boşluk farkedilir derecede.)
16. The book covers a wide range of topics. (Kitap geniş bir konu yelpazesini kapsıyor.)
17. He had a wide knowledge of art history. (Sanat tarihi konusunda geniş bir bilgi birikimi vardı.)
18. The wide hall was decorated with beautiful paintings. (Geniş salon güzel tablolarla dekore edilmişti.)
19. She opened her arms wide and hugged her friend. (O, kollarını geniş açarak arkadaşını sarıldı.)
20. The wide smile on his face showed how happy he was. (Yüzündeki geniş gülümseme mutluluğunu gösteriyordu.)

Devam Eden Örnek Cümleler:

21. The wide plains were covered with tall grass. (Geniş ovalar yüksek otlarla kaplıydı.)
22. The company has a wide customer base. (Şirketin geniş bir müşteri tabanı var.)
23. The wide steps of the palace were impressive. (Sarayın geniş adımları etkileyiciydi.)
24. She opened the window wide to let the fresh air in. (O, pencereyi geniş açtı ve taze havanın içeri girmesine izin verdi.)
25. The car had wide tires for better grip on the road. (Arabanın yolu daha iyi tutmak için geniş lastikleri vardı.)
26. The wide entrance was decorated with colorful flowers. (Geniş giriş renkli çiçeklerle dekore edilmişti.)
27. The field of study is wide and complex. (Araştırma alanı geniş ve karmaşıktır.)
28. He had a wide vocabulary in English. (İngilizce kelime haznesi genişti.)
29. The dress had a wide skirt that flowed beautifully. (Elbisenin geniş bir eteği vardı ve güzelce akıyordu.)
30. The wide smile on her face brightened up the room. (Yüzündeki geniş gülümseme odayı aydınlattı.)
31. The bridge had a wide span to cross the river. (Köprü, nehri geçmek için geniş bir açıklığa sahipti.)
32. The company offers a wide range of products. (Şirket geniş bir ürün yelpazesi sunuyor.)
33. The athlete took a wide step before jumping over the hurdle. (Sporcu, engelin üstünden atlamadan önce geniş bir adım attı.)
34. The wide shot showed the beautiful landscape. (Geniş çekim, güzel manzarayı gösterdi.)
35. The room was wide enough to fit a large table. (Oda, büyük bir masayı sığdıracak kadar genişti.)
36. The garden had a wide variety of flowers. (Bahçede geniş bir çiçek çeşitliliği vardı.)
37. She had a wide-eyed look of surprise. (O, şaşkınlıkla geniş gözlerle bakıyordu.)
38. The wide road was lined with trees on both sides. (Geniş yol her iki tarafı ağaçlarla çevriliydi.)
39. The company’s profits had a wide margin of increase. (Şirketin karlılığı geniş bir artış marjına sahipti.)
40. The wide shoulders of the athlete showed his strength. (Sporcunun geniş omuzları gücünü gösteriyordu.)