Whet İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Whet İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Whet Kelimesi

Whet kelimesi, “keskinleştirmek” anlamına gelen bir fiildir. Bu kelime, bir şeyin keskinliğini artırmak için kullanılabilir.

Örnek cümleler:

1. She used a sharpening stone to whet the blade of the knife. (Bıçağın keskinliğini artırmak için bir biley taşı kullandı.)
2. He whetted his appetite with a few hors d’oeuvres before the main course. (Ana yemeğinden önce birkaç atıştırmalıkla iştahını kabarttı.)
3. The coach tried to whet the team’s competitive spirit before the big game. (Antrenör, büyük maç öncesi takımın rekabet ruhunu artırmaya çalıştı.)
4. The smell of coffee whetted her senses and made her more alert. (Kahve kokusu duyularını keskinleştirdi ve daha uyanık hissetmesini sağladı.)
5. The book’s cover blurb is designed to whet readers’ interest. (Kitabın kapağındaki yazı, okuyucuların ilgisini çekmek için tasarlandı.)
6. The speaker used anecdotes to whet the audience’s appetite for the main topic. (Konuşmacı, ana konuya iştahlarını artırmak için anekdotlar kullandı.)
7. The coach whetted the players’ skills with a series of drills. (Antrenör, bir dizi antrenmanla oyuncuların becerilerini keskinleştirdi.)
8. The spicy aroma of the food whetted his appetite. (Yemeğin baharatlı kokusu iştahını açtı.)
9. The promotional video was designed to whet viewers’ appetite for the upcoming product launch. (Tanıtım videosu, yaklaşan ürün lansmanı için izleyicilerin iştahını kabartmak için tasarlandı.)
10. She whetted her pencil before starting to draw. (Çizmeye başlamadan önce kalemini biletti.)
11. The music festival lineup is sure to whet the appetite of any music lover. (Müzik festivali programı, her müzik severin iştahını kabartacak.)
12. He whetted his curiosity by asking probing questions. (Soruşturmacı sorular sorarak merakını artırdı.)
13. The smell of fresh bread whetted her appetite. (Taze ekmek kokusu iştahını açtı.)
14. The speaker used humor to whet the audience’s interest in the topic. (Konuşmacı, konuya ilgiyi artırmak için mizah kullandı.)
15. The knife sharpener whetted the blade to perfection. (Bıçak bileştirici, bıçağı mükemmelliğe keskinleştirdi.)
16. The book’s suspenseful plot whetted her desire to keep reading. (Kitabın gerilim dolu hikayesi, okumaya devam etme arzusunu artırdı.)
17. The scent of the flowers whetted her senses. (Çiçeklerin kokusu duyularını keskinleşt

irdi.)
18. The company’s teaser ad was designed to whet consumers’ curiosity about the new product. (Şirketin tanıtım reklamı, yeni ürün hakkında tüketicilerin merakını artırmak için tasarlandı.)

19. The chef whetted his knife before preparing the ingredients. (Şef, malzemeleri hazırlamadan önce bıçağını biletti.)
20. The smell of freshly brewed coffee was enough to whet his appetite. (Taze demlenmiş kahve kokusu iştahını açmak için yeterliydi.)