Well-Travelled İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Well-Travelled Nedir?
Well-travelled, “seyahat etmiş”, “gezgin”, “seyahat tecrübesi olan” anlamına gelir. Bu kelime, bir kişinin dünya genelinde seyahat etme deneyimine sahip olduğunu ifade eder.
Örnek cümleler:
- She is well-travelled and has visited over 30 countries. (O, seyahat tecrübesi olan birisi ve 30’dan fazla ülkeyi ziyaret etmiş.)
- His well-travelled background makes him the perfect tour guide. (Onun seyahat geçmişi, onu mükemmel bir tur rehberi yapar.)
- The well-travelled businessman was able to adapt easily to the foreign culture. (Seyahat tecrübesi olan iş adamı, yabancı kültüre kolayca uyum sağladı.)
- Being well-travelled, she knew exactly how to pack for the trip. (Seyahat tecrübesi olan birisi olarak, gezisi için tam olarak nasıl paket yapacağını biliyordu.)
- His well-travelled lifestyle allowed him to broaden his horizons and meet new people. (Seyahat dolu yaşam tarzı, onun ufuklarını genişletmesine ve yeni insanlarla tanışmasına olanak tanıdı.)
- The well-travelled author used her experiences to write an inspiring travelogue. (Seyahat tecrübesi olan yazar, deneyimlerini ilham verici bir seyahat yazısı yazmak için kullandı.)
- As a well-travelled individual, she was able to appreciate the beauty of different cultures. (Seyahat tecrübesi olan bir birey olarak, farklı kültürlerin güzelliklerini takdir edebildi.)
- The well-travelled couple decided to spend their honeymoon in a remote corner of the world. (Seyahat tecrübesi olan çift, balaylarını dünyanın uzak bir köşesinde geçirmeye karar verdi.)
- His well-travelled resume impressed the hiring manager. (Onun seyahat geçmişi, işe alım yöneticisini etkiledi.)
- The well-travelled photographer captured the essence of each destination through his lens. (Seyahat tecrübesi olan fotoğrafçı, her destinasyonun özünü objektifiyle yakaladı.)
- Her well-travelled personality made her the life of the party. (Seyahat tecrübesi olan kişiliği, onu partinin canlısı yaptı.)
- The well-travelled teacher used her experiences to educate her students about the world. (Seyahat tecrübesi olan öğretmen, öğrencilerine dünya hakkında bilgi vermek için deneyimlerini kullandı.)
- His well-travelled taste buds allowed him to appreciate different cuisines. (Seyahat tecrübesi olan tat alma duyusu, farklı mutfakları takdir etmesine olanak sağladı.)
- The well-travelled journalist wrote an insightful article
about the impact of tourism on local communities. (Seyahat tecrübesi olan gazeteci, turizmin yerel topluluklar üzerindeki etkisi hakkında anlamlı bir makale yazdı.)
15. As a well-travelled musician, he incorporated different musical styles into his performances. (Seyahat tecrübesi olan bir müzisyen olarak, performanslarına farklı müzik tarzlarını dahil etti.)
- The well-travelled fashion designer was inspired by the colors and patterns of different cultures. (Seyahat tecrübesi olan moda tasarımcısı, farklı kültürlerin renkleri ve desenlerinden ilham aldı.)
- Her well-travelled mindset allowed her to embrace change and adapt to new environments. (Seyahat tecrübesi olan zihniyeti, değişime açık olmasını ve yeni ortamlara uyum sağlamasını sağladı.)
- The well-travelled backpacker preferred to explore off-the-beaten-path destinations. (Seyahat tecrübesi olan sırt çantalı gezgin, keşfedilmemiş yerleri keşfetmeyi tercih ediyordu.)
- His well-travelled perspective allowed him to see the world from a different angle. (Seyahat tecrübesi olan bakış açısı, dünyayı farklı bir açıdan görmesine olanak tanıdı.)
- The well-travelled retiree planned to spend his golden years exploring new countries and cultures. (Seyahat tecrübesi olan emekli, altın yıllarını yeni ülkeler ve kültürler keşfetmeye ayırmayı planladı.)
Hemen Yorum Yaz