
Weather-Beaten İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Weather-Beaten Nedir?
Weather-Beaten, sert hava koşullarından etkilenmiş, tahrip olmuş anlamına gelir.
- The old barn looked weather-beaten and worn out. (Eski ahır hava şartlarından etkilenmiş ve yıpranmış görünüyordu.)
- Her face was weather-beaten from years of working outdoors. (Yıllar boyunca dışarıda çalışmanın etkisiyle yüzü tahrip olmuş görünüyordu.)
- The ship’s weather-beaten hull showed signs of wear and tear. (Gemideki hava şartlarından etkilenmiş gövde aşınma ve yıpranma belirtileri gösteriyordu.)
- The weather-beaten sign above the store was barely readable. (Mağazanın üzerindeki tahrip olmuş tabela neredeyse okunamıyordu.)
- He had a weather-beaten complexion and rough hands from years of outdoor work. (Yıllar boyunca dışarıda çalışmanın etkisiyle tahrip olmuş bir cilt tonuna ve kaba ellerine sahipti.)
- The old lighthouse had a weather-beaten exterior, but the inside was well-preserved. (Eski deniz fenerinin dış yüzeyi hava şartlarından etkilenmiş olsa da içi iyi korunmuştu.)
- The weather-beaten roof of the house was in desperate need of repair. (Evdeki hava şartlarından etkilenmiş çatı acilen onarıma ihtiyaç duyuyordu.)
- His clothes were weather-beaten and tattered from his long journey. (Uzun yolculuğundan dolayı giysileri tahrip olmuş ve yırtılmıştı.)
- The weather-beaten trees swayed in the wind, their leaves rustling loudly. (Hava şartlarından etkilenmiş ağaçlar rüzgarda sallandı, yaprakları gürültülü bir şekilde hışırdıyordu.)
- The weather-beaten cliffs along the coast were a beautiful sight to behold. (Kıyı boyunca bulunan hava şartlarından etkilenmiş kayalıklar göz alıcı bir manzara oluşturuyordu.)
- The farmer’s face was weather-beaten and lined from years of working in the sun. (Çiftçinin yüzü güneşte çalışmanın yıllarından sonra tahrip olmuş ve çizgiliydi.)
- The weather-beaten fence around the property was falling apart. (Mülkün etrafındaki hava şartlarından etkilenmiş çit parçalanıyordu.)
- The weather-beaten statue in the park was a testament to the passage of time. (Parktaki hava şartlarından etkilenmiş heykel zamanın geçişine tanıklık ediyordu.)
- The weather-beaten ship sailed into the harbor, its sails tattered and torn. (Hava şartlarından etkilenmiş gemi limana yelken açtı,
ve yırtık yelkenleri vardı.)
15. The weather-beaten flag atop the mountain was a symbol of endurance and strength. (Dağın tepesindeki hava şartlarından etkilenmiş bayrak dayanıklılık ve gücün bir sembolüydü.)
- The weather-beaten road was full of potholes and cracks. (Hava şartlarından etkilenmiş yol dolu çukurlar ve çatlaklarla doluydu.)
- The weather-beaten book had pages that were yellowed and brittle. (Hava şartlarından etkilenmiş kitabın sayfaları sararmış ve kırılgandı.)
- The weather-beaten roof of the shed was leaking during the rain. (Depodaki hava şartlarından etkilenmiş çatı yağmurlu havalarda sızıyordu.)
- The weather-beaten rocks on the beach were smoothed over time by the sea. (Plajdaki hava şartlarından etkilenmiş kayalar zamanla deniz tarafından düzeltilmişti.)
- The weather-beaten face of the sailor showed the harsh realities of life at sea. (Denizcinin hava şartlarından etkilenmiş yüzü denizdeki hayatın zor gerçeklerini gösteriyordu.)
Hemen Yorum Yaz