Weather-Beaten İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Weather-Beaten İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Weather-Beaten Nedir?

Weather-Beaten, sert hava koşullarından etkilenmiş, tahrip olmuş anlamına gelir.

  1. The old barn looked weather-beaten and worn out. (Eski ahır hava şartlarından etkilenmiş ve yıpranmış görünüyordu.)
  2. Her face was weather-beaten from years of working outdoors. (Yıllar boyunca dışarıda çalışmanın etkisiyle yüzü tahrip olmuş görünüyordu.)
  3. The ship’s weather-beaten hull showed signs of wear and tear. (Gemideki hava şartlarından etkilenmiş gövde aşınma ve yıpranma belirtileri gösteriyordu.)
  4. The weather-beaten sign above the store was barely readable. (Mağazanın üzerindeki tahrip olmuş tabela neredeyse okunamıyordu.)
  5. He had a weather-beaten complexion and rough hands from years of outdoor work. (Yıllar boyunca dışarıda çalışmanın etkisiyle tahrip olmuş bir cilt tonuna ve kaba ellerine sahipti.)
  6. The old lighthouse had a weather-beaten exterior, but the inside was well-preserved. (Eski deniz fenerinin dış yüzeyi hava şartlarından etkilenmiş olsa da içi iyi korunmuştu.)
  7. The weather-beaten roof of the house was in desperate need of repair. (Evdeki hava şartlarından etkilenmiş çatı acilen onarıma ihtiyaç duyuyordu.)
  8. His clothes were weather-beaten and tattered from his long journey. (Uzun yolculuğundan dolayı giysileri tahrip olmuş ve yırtılmıştı.)
  9. The weather-beaten trees swayed in the wind, their leaves rustling loudly. (Hava şartlarından etkilenmiş ağaçlar rüzgarda sallandı, yaprakları gürültülü bir şekilde hışırdıyordu.)
  10. The weather-beaten cliffs along the coast were a beautiful sight to behold. (Kıyı boyunca bulunan hava şartlarından etkilenmiş kayalıklar göz alıcı bir manzara oluşturuyordu.)
  11. The farmer’s face was weather-beaten and lined from years of working in the sun. (Çiftçinin yüzü güneşte çalışmanın yıllarından sonra tahrip olmuş ve çizgiliydi.)
  12. The weather-beaten fence around the property was falling apart. (Mülkün etrafındaki hava şartlarından etkilenmiş çit parçalanıyordu.)
  13. The weather-beaten statue in the park was a testament to the passage of time. (Parktaki hava şartlarından etkilenmiş heykel zamanın geçişine tanıklık ediyordu.)
  14. The weather-beaten ship sailed into the harbor, its sails tattered and torn. (Hava şartlarından etkilenmiş gemi limana yelken açtı,

ve yırtık yelkenleri vardı.)
15. The weather-beaten flag atop the mountain was a symbol of endurance and strength. (Dağın tepesindeki hava şartlarından etkilenmiş bayrak dayanıklılık ve gücün bir sembolüydü.)

  1. The weather-beaten road was full of potholes and cracks. (Hava şartlarından etkilenmiş yol dolu çukurlar ve çatlaklarla doluydu.)
  2. The weather-beaten book had pages that were yellowed and brittle. (Hava şartlarından etkilenmiş kitabın sayfaları sararmış ve kırılgandı.)
  3. The weather-beaten roof of the shed was leaking during the rain. (Depodaki hava şartlarından etkilenmiş çatı yağmurlu havalarda sızıyordu.)
  4. The weather-beaten rocks on the beach were smoothed over time by the sea. (Plajdaki hava şartlarından etkilenmiş kayalar zamanla deniz tarafından düzeltilmişti.)
  5. The weather-beaten face of the sailor showed the harsh realities of life at sea. (Denizcinin hava şartlarından etkilenmiş yüzü denizdeki hayatın zor gerçeklerini gösteriyordu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.