Wave İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wave İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wave Nedir?

Wave, dalga anlamına gelir ve genellikle su yüzeyindeki dalgaları ifade eder. Ancak, farklı alanlarda da kullanılabilir, örneğin elektromanyetik dalgalar, ses dalgaları vb.

1. The waves were crashing against the shore.
   (Dalgalar sahile vuruyordu.)
2. She loved surfing the waves.
   (O, dalga sörfünü seviyordu.)
3. The ship was rocked by the waves.
   (Gemi, dalgalar tarafından sallanıyordu.)
4. The sound waves were measured using a microphone.
   (Ses dalgaları bir mikrofon kullanılarak ölçüldü.)
5. He used a wave motion to say hello.
   (Merhaba demek için dalga hareketi yaptı.)
6. The radio waves transmitted the signal.
   (Radyo dalgaları sinyali iletti.)
7. The seismic waves caused the earthquake.
   (Sismik dalgalar depreme sebep oldu.)
8. The crowd began to wave their flags.
   (Kalabalık bayraklarını sallamaya başladı.)
9. She could feel the warmth of the sun’s rays on her face.
   (O, güneş ışınlarının sıcaklığını yüzünde hissedebiliyordu.)
10. The flag waved proudly in the wind.
    (Bayrak gururla rüzgarla dalgalanıyordu.)
11. The stadium was filled with the sound of cheering waves.
    (Stadyum, tezahüratların dalgalarıyla doluydu.)
12. The radio station had a strong signal that could be heard for miles.
    (Radyo istasyonunun güçlü bir sinyali vardı ve mil uzaktan duyulabilirdi.)
13. The waves of emotion were overwhelming.
    (Duyguların dalgaları eziciydi.)
14. The guitarist used a tremolo effect to create a wavering sound.
    (Gitarist, dalgalı bir ses oluşturmak için tremolo efekti kullandı.)
15. She waved goodbye as the train pulled out of the station.
    (O, tren istasyondan ayrılırken el salladı.)
16. The sea was calm, with gentle waves lapping at the shore.
    (Deniz sakin, kıyıya hafifçe vuran dalgalara sahipti.)
17. The radio station was broadcasting on the AM waveband.
    (Radyo istasyonu AM dalga bandında yayın yapıyordu.)
18. He used his hand to wave away the smoke.
    (O, dumanı eliyle savuşturdu.)
19. The sunlight shimmered on the surface of the water, creating a wave-like effect.
    (Güneş ışığı suyun yüzeyinde parıldadı, dalga benzeri bir etki yarattı.)
20. The waves of the ocean were mesmerizing to watch.
    (Okyanusun

dalgaları izlemek büyüleyiciydi.)