Warm İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Warm
Türkçe Anlamı: Sıcak, ılık
- The warm sun felt good on my skin. (Sıcak güneş tenimde iyi hissettirdi.)
- I like to drink warm tea on a cold day. (Soğuk bir günde sıcak çay içmeyi severim.)
- She wrapped herself in a warm blanket. (Kendini sıcak bir battaniyeye sardı.)
- The fire was warm and cozy. (Ateş sıcak ve rahattı.)
- We had a warm conversation over dinner. (Akşam yemeğinde samimi bir konuşma yaptık.)
- The warm sand felt good under my feet. (Sıcak kum ayaklarımda iyi hissettirdi.)
- She gave me a warm hug when I saw her. (Onu gördüğümde bana sıcak bir sarılma verdi.)
- I put on a warm jacket before going outside. (Dışarı çıkmadan önce sıcak bir ceket giydim.)
- The room was warm and stuffy. (Oda sıcak ve havasızdı.)
- I took a warm bath to relax. (Rahatlamak için sıcak bir banyo aldım.)
- Her smile was warm and inviting. (Gülümsemesi sıcak ve davetkar idi.)
- I felt a warm breeze on my face. (Yüzümde sıcak bir esinti hissettim.)
- The soup was warm and comforting. (Çorba sıcak ve huzur vericiydi.)
- The car was warm after being in the sun all day. (Tüm gün güneşte kalınca araba sıcaktı.)
- She wore warm socks to keep her feet warm. (Ayaklarını sıcak tutmak için sıcak çorap giydi.)
- The room was warm with the glow of the fireplace. (Oda şöminenin parıltısı ile sıcaktı.)
- The sun set in a warm orange glow. (Güneş sıcak turuncu bir ışıltı ile battı.)
- The coffee shop was warm and inviting. (Kahve dükkanı sıcak ve davetkardı.)
- I felt a warm sense of accomplishment after finishing the project. (Proje bitirdikten sonra sıcak bir başarı hissi hissettim.)
- His voice was warm and soothing. (Sesi sıcak ve rahatlatıcıydı.)
- The warm colors of the sunset painted the sky. (Güneşin sıcak renkleri gökyüzünü boyadı.)
- She made me a warm cup of cocoa on a chilly evening. (Soğuk bir akşamda bana sıcak kakao yaptı.)
- The dog snuggled up in a warm blanket. (Köpek sıcak bir battaniyeye sokuldu.)
- We received a warm welcome from the host. (Ev sahibinden sıcak bir karşılama aldık.)
- I love the warm feeling of the sun on my face. (Güneşin yüzümdeki sıcak hissini seviyorum.)
- She baked a warm apple pie for dessert. (Tatlı olarak sıcak elmalı turta pişirdi.)
- The room was warm and inviting with its soft lighting. (Oda yumuşak aydınlatması ile sıcak ve davetkardı.)
- He wrapped his hands around a warm mug of coffee. (Sıcak bir kahve kupasının etrafına ellerini sardı.)
- The warm scent of cinnamon filled the kitchen. (Tarçın kokusu mutfakta yayıldı.)
- The concert-goers huddled together for warmth on a cold night. (Konser izleyicileri soğuk bir gecede sıcaklık için bir araya geldiler.)
Hemen Yorum Yaz