Wander İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wander İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wander

Wander, Türkçe’de “gezinmek, amaçsızca dolaşmak” gibi anlamlara gelir. Aşağıda İngilizce örnek cümleler ve Türkçe çevirileri verilmiştir:

1. I love to wander through the city’s streets and discover new neighborhoods. (Yeni mahalleler keşfetmek için şehrin sokaklarında gezinmeyi seviyorum.)
2. She wandered aimlessly around the park, lost in her thoughts. (Düşüncelere dalmış, amaçsızca parkta dolaştı.)
3. The hiker wandered off the main trail and got lost in the woods. (Yürüyüşçü ana patikadan saparak ormanda kayboldu.)
4. Let’s wander around the museum and see what catches our eye. (Müze içinde dolaşıp gözümüze çarpanları görelim.)
5. He spent the whole day wandering the city, taking photos of interesting sights. (İlginç manzaraların fotoğraflarını çekerek şehirde tüm gün dolaştı.)
6. The cat wandered into the garden and chased after a butterfly. (Kedi bahçeye daldı ve bir kelebeğin peşinden koştu.)
7. They decided to wander along the beach and watch the sunset. (Plaj boyunca yürüyüş yapmaya karar verdiler ve güneşin batışını izlediler.)
8. When I’m feeling stressed, I like to wander through the woods and clear my mind. (Stresli olduğumda, zihnimin açılması için ormanda dolaşmayı severim.)
9. The children wandered off from their parents in the crowded market. (Kalabalık pazarda çocuklar ailelerinden uzaklaştılar.)
10. We could wander through the old town and see the historic buildings. (Eski şehirde gezinip tarihi binaları görebiliriz.)
11. The lost dog wandered the streets until a kind person took him in. (Kaybolan köpek, biri onu içeri aldığı kadar sokaklarda dolaştı.)
12. The traveler loved to wander the countryside and meet new people. (Gezgin, kırsal alanlarda dolaşıp yeni insanlarla tanışmayı sevdi.)
13. I don’t mind getting lost when I wander around a new city. It’s all part of the adventure. (Yeni bir şehirde dolaşırken kaybolmak umurumda değil. Tüm maceranın bir parçası.)
14. The old man would often wander the beach and collect seashells. (Yaşlı adam sık sık sahilde dolaşıp deniz kabukları toplardı.)
15. The couple wandered through the park, holding hands and enjoying the scenery. (Çift, el ele tutuşup manzaranın keyfini çıkartarak parkta gezindi.)
16. The cat likes to wander around the house and explore new places. (Kedi, evin etrafında dolaşmaktan ve yeni yerleri keşfetmekten hoşlanır.)
17. It’s easy to get lost when you wander off the beaten path. (Rot

‘dışına çıkarsan kaybolmak kolaydır.’)
18. We decided to wander through the local market and try some new foods. (Yerel pazarda dolaşıp yeni yiyecekler denemeye karar verdik.)

19. The musician would often wander the streets, playing his guitar for anyone who would listen. (Müzisyen, dinleyecek herkese gitar çalarken sokaklarda dolaşmaktan hoşlanırdı.)
20. She wandered off into her own thoughts, forgetting the world around her. (Kendi düşüncelerine daldı ve etrafındaki dünyayı unuttu.)

Overall, wandering can be a great way to explore new places, clear your mind, and enjoy the simple pleasures of life. Just be sure to stay safe and aware of your surroundings while you’re out there wandering.