Wake-Up Call İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wake-Up Call İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Wake-Up Call Nedir?

Wake-up call kelime anlamı olarak, alarm saatinden önce veya alarmın çalması beklenirken, biri tarafından yapılan çağrı veya uyarıdır. Genellikle, bir işi tamamlamak veya bir yere gitmek için zamanında kalkmak için kullanılır. Ayrıca, biri için bir uyandırma veya hatırlatma hizmeti olarak da sunulabilir.

Örnek Cümleler:

  1. I need a wake-up call at 6 AM to catch my flight.
    (Tekrar hatırlatmak istiyorum, uçağıma yetişebilmek için 6’da beni uyandırman gerek.)

  2. My phone serves as my wake-up call every morning.
    (Her sabah telefonum benim uyanma çalarımdan biri olur.)

  3. The sound of the doorbell was a wake-up call for me.
    (Çalan kapı zili benim için bir uyanma çağrısıydı.)

  4. Getting laid off was a wake-up call for him to start his own business.
    (İşten çıkarılması kendi işine başlaması için ona bir uyandırma çağrısı oldu.)

  5. She set multiple wake-up calls to make sure she didn’t oversleep.
    (Oversleep yapmamak için birden fazla uyanma çağrısı ayarladı.)

  6. The doctor’s diagnosis was a wake-up call for him to start taking better care of himself.
    (Doktorun teşhisi kendisine daha iyi bakması için bir uyanma çağrısı oldu.)

  7. Missing the deadline was a wake-up call for me to prioritize my tasks better.
    (Son teslim tarihini kaçırmak, işlerimi daha iyi önceliklendirmem için bir uyandırma çağrısıydı.)

  8. His heart attack was a wake-up call for him to start living a healthier lifestyle.
    (Kalp krizi, daha sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemesi için ona bir uyanma çağrısı oldu.)

  9. She needs a wake-up call every morning to get to work on time.
    (Zamanında işe yetişmek için her sabah bir uyanma çağrısına ihtiyacı var.)

  10. The earthquake was a wake-up call for the city to improve its infrastructure.
    (Deprem, şehrin altyapısını iyileştirmesi için bir uyanma çağrısıydı.)

  11. His poor performance at work was a wake-up call for him to improve his skills.
    (İşteki kötü performansı, becerilerini geliştirmesi için ona bir uyanma çağrısı oldu.)

  12. The pandemic was a wake-up call for the world to take better care of its health.
    (Pandemi, dünyanın sağlığına daha iyi bakması için bir uyanma çağrısı oldu.)

  13. His bad grades were a wake-up call for him to study harder.
    (Kötü notları, daha sıkı çalışması için ona bir uyanma çağrısıydı.)

  14. The car accident was a wake-up call for him to start driving more carefully.
    (Trafik kazası, daha dikkatli araba kullanması için on

  1. The news of his friend’s death was a wake-up call for him to cherish his relationships more.
    (Arkadaşının ölüm haberi, ilişkilerine daha çok değer vermesi için ona bir uyanma çağrısıydı.)

  2. The financial crisis was a wake-up call for him to start saving money.
    (Mali kriz, para biriktirmeye başlaması için ona bir uyanma çağrısı oldu.)

  3. His constant forgetfulness was a wake-up call for him to start using a planner.
    (Sürekli unutkanlığı, bir planlayıcı kullanmaya başlaması için ona bir uyanma çağrısıydı.)

  4. His wife’s ultimatum was a wake-up call for him to seek help for his addiction.
    (Eşinin son şansı, bağımlılığı için yardım araması için ona bir uyanma çağrısı oldu.)

  5. The natural disaster was a wake-up call for the government to improve its emergency response plans.
    (Doğal afet, acil durum yanıt planlarını iyileştirmesi için hükümete bir uyanma çağrısı oldu.)

  6. Her aging parents’ health issues were a wake-up call for her to spend more time with them.
    (Yaşlanan ebeveynlerinin sağlık sorunları, onlarla daha çok zaman geçirmesi için ona bir uyanma çağrısıydı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.