Vociferous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vociferous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vociferous Nedir?

Vociferous İngilizce bir kelime olup, “yüksek sesle, gürültülü, şiddetli şekilde konuşan veya bağıran” anlamına gelir.

1. The protesters were vociferous in their demands for justice. (Protestocular adalet taleplerinde yüksek sesle konuştular.)
2. The politician made a vociferous speech to the crowd. (Politikacı kalabalığa gürültülü bir konuşma yaptı.)
3. The coach was vociferous in his criticism of the team’s performance. (Antrenör, takımın performansı hakkındaki eleştirilerinde şiddetliydi.)
4. The child was vociferous in his excitement about going to the zoo. (Çocuk, hayvanat bahçesine gitmek için heyecanlı bir şekilde bağırdı.)
5. The teacher was vociferous in her praise of the student’s work. (Öğretmen, öğrencinin çalışması hakkında övgü dolu bir şekilde konuştu.)
6. The audience was vociferous in their applause for the performer. (İzleyiciler, performans için gürültülü bir şekilde alkışladılar.)
7. The fans were vociferous in their support of their team. (Taraftarlar, takımlarına desteklerinde yüksek sesle bağırdılar.)
8. The construction workers were vociferous in their complaints about the long hours. (İnşaat işçileri, uzun saatler hakkında şiddetli şekilde şikayet ettiler.)
9. The customer was vociferous in his dissatisfaction with the service. (Müşteri, hizmetten memnuniyetsizliğini yüksek sesle ifade etti.)
10. The politician’s vociferous objections led to the bill being defeated. (Politikacının şiddetli itirazları fatura tasarısının reddedilmesine yol açtı.)
11. The lawyer was vociferous in her defense of her client. (Avukat, müvekkilinin savunmasında şiddetliydi.)
12. The dog was vociferous in its barking at the mailman. (Köpek, postacıya karşı havlamada şiddetliydi.)
13. The manager was vociferous in his instructions to the employees. (Yönetici, çalışanlara verdiği talimatlar hakkında yüksek sesle konuştu.)
14. The singer was vociferous in her performance of the national anthem. (Şarkıcı, milli marşın performansında şiddetliydi.)
15. The children were vociferous in their excitement about the carnival. (Çocuklar, karnaval hakkında heyecanla bağırdılar.)
16. The customer was vociferous in his demand for a refund. (Müşteri, geri ödeme talebinde şiddetliydi.)
17. The athlete was vociferous in his celebration after winning the race. (Sporcu, yarışı kazandıktan sonra kutlamalarda şiddetliydi.)
18. The student was vociferous in his objections to the new school policy. (Öğ

retmen, yeni okul politikasına karşı itirazlarında yüksek sesle konuştu.)
19. The customer was vociferous in her complaints about the poor quality of the food. (Müşteri, yemeklerin kalitesizliği hakkında şiddetli şikayetlerde bulundu.)

20. The workers were vociferous in their demands for better working conditions. (İşçiler, daha iyi çalışma koşulları taleplerinde şiddetliydiler.)