Vile İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vile İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vile (iğrenç, kötü)

Vile, iğrenç veya kötü anlamlarına gelen bir İngilizce kelime. İşte vile kelimesinin kullanımı için örnek cümleler:

  1. The smell in the room was vile. (Oda içindeki koku iğrençti.)
  2. His behavior towards his ex-girlfriend was absolutely vile. (Eski kız arkadaşına karşı davranışı tamamen kötüydü.)
  3. The food tasted vile, I couldn’t eat it. (Yemek iğrenç tadıyordu, yiyemedim.)
  4. The vile actions of the dictator were condemned by the international community. (Diktatörün iğrenç eylemleri uluslararası toplum tarafından kınandı.)
  5. I had a vile headache all day yesterday. (Dün bütün gün iğrenç bir baş ağrım vardı.)
  6. The vile slums of the city were a stark contrast to the wealthy neighborhoods. (Şehrin iğrenç gecekondu semtleri zengin mahallelere keskin bir tezat oluşturuyordu.)
  7. He spoke to her in a vile manner, making her feel uncomfortable. (Ona iğrenç bir şekilde konuştu ve onu rahatsız etti.)
  8. The film was full of vile language and scenes that made me feel sick. (Film iğrenç dil ve beni hasta eden sahnelerle doluydu.)
  9. She was accused of vile acts of cruelty towards animals. (Hayvanlara karşı iğrenç eylemlerle suçlandı.)
  10. The vile stench of the garbage filled the entire room. (Çöplerin iğrenç kokusu bütün odayı doldurdu.)
  11. His vile sense of humor made everyone uncomfortable. (Onun kötü mizah anlayışı herkesi rahatsız etti.)
  12. The vile conditions of the prison were exposed in a recent report. (Hapishanenin iğrenç koşulları son raporda ortaya çıktı.)
  13. The vile treatment of workers by the company was widely criticized. (Şirketin işçilere karşı iğrenç muamelesi geniş çevrelerce eleştirildi.)
  14. The vile taste of the medicine made me feel nauseous. (İlacın iğrenç tadı beni bulantı hissettirdi.)
  15. She was shocked by the vile comments made by her colleague. (Meslektaşının yaptığı iğrenç yorumlar karşısında şoke oldu.)
  16. The vile history of the country was uncovered by the investigative journalist. (Araştırmacı gazeteci tarafından ülkenin iğrenç tarihi açığa çıkarıldı.)
  17. The vile nature of the crime scene was too much for the detective to bear. (Suç mahallinin iğrenç doğası dedektifin kaldıramayacağı kadar fazlaydı.)
  18. The vile attitude of the customer towards the waitress was unacceptable. (Müşterinin garsona karşı gösterdiği iğrenç tavır kabul edilemezdi.)
  19. The vile appearance of

the old abandoned building made it clear that it had been neglected for years. (Terkedilmiş eski binanın iğrenç görünümü yıllardır ihmal edildiğini açıkça ortaya koyuyordu.)
20. The vile nature of the disease made it difficult for doctors to find a cure. (Hastalığın iğrenç doğası, doktorların tedavi bulmasını zorlaştırdı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.