Victorious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Victorious İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Victorious İle İlgili Cümleler

Victorious kelimesi Türkçe’de “zaferli, galip, kazanan” anlamlarına gelir. İşte Victorious kelimesinin İngilizce cümle içinde kullanımına örnekler:

1. She felt victorious after winning the marathon. (Maratonu kazandıktan sonra zafer kazandı hissetti.)
2. The team was victorious in the championship game. (Takım şampiyonluk maçında galip geldi.)
3. Despite the odds, he remained victorious. (Olumsuzluklara rağmen kazanan taraf oldu.)
4. The army declared a victorious battle against the enemy. (Ordu düşmana karşı kazanılan bir zafer ilan etti.)
5. The victorious team celebrated their win with a parade. (Galip gelen takım zaferlerini geçit töreniyle kutladı.)
6. The victorious athlete received a gold medal. (Kazanan sporcu altın madalya aldı.)
7. The victorious candidate gave a victory speech. (Galip gelen aday bir zafer konuşması yaptı.)
8. After many struggles, she finally felt victorious. (Birçok mücadeleden sonra sonunda zafer kazandığını hissetti.)
9. The victorious general led his troops to victory. (Galip gelen general zafer için ordusunu yönetti.)
10. The victorious boxer raised his arms in triumph. (Galip gelen boksör zaferi kutlamak için kollarını kaldırdı.)
11. She felt victorious after overcoming her fears. (Korkularını yenince zafer kazandığını hissetti.)
12. The victorious team received a trophy for their win. (Galip gelen takım zaferleri için bir kupa aldı.)
13. The victorious wrestler pinned his opponent to the mat. (Galip gelen güreşçi rakibini mindere sabitledi.)
14. The victorious company celebrated their successful quarter. (Başarılı bir çeyrek geçiren şirket zaferlerini kutladı.)
15. The victorious army marched through the streets in triumph. (Galip gelen ordu zaferle sokaklarda yürüdü.)
16. The victorious chess player smiled as he made his final move. (Galip gelen satranç oyuncusu son hamlesini yaparken gülümsedi.)
17. The victorious swimmer broke the world record. (Galip gelen yüzücü dünya rekorunu kırdı.)
18. The victorious captain led his team to victory. (Galip gelen kaptan takımını zaferle yönetti.)
19. The victorious politician won the election by a landslide. (Galip gelen politikacı seçimleri ezici bir üstünlükle kazandı.)
20. The victorious nation celebrated their independence day. (Galip gelen millet bağımsızlık günlerini kutladı.)

21. The victorious artist received critical acclaim for their latest masterpiece. (Galip gelen sanatçı son eseri için eleştirel övgü aldı.)
22. The victorious soccer team advanced to the finals. (Galip gelen futbol takımı finale yükseldi.)
23. The victorious marathon runner collapsed at the finish line from exhaustion. (Galip gelen maraton koşucusu bitiş çizgisinde yorgunluktan yere yığıldı.)
24. The victorious student received a scholarship for their academic achievements. (Galip gelen öğrenci akademik başarılarından dolayı bir burs aldı.)
25. The victorious lawyer won the case for their client. (Galip gelen avukat müvekkili için davayı kazandı.)
26. The victorious team was showered with confetti as they left the field. (Galip gelen takım sahadan ayrılırken konfeti yağmuruna tutuldu.)
27. The victorious businessman secured a lucrative deal for his company. (Galip gelen iş adamı şirketi için karlı bir anlaşma sağladı.)
28. The victorious boxer hugged his coach after the match. (Galip gelen boksör maçtan sonra antrenörünü kucakladı.)
29. The victorious party celebrated their election victory with a rally. (Galip gelen parti seçim zaferini bir mitingle kutladı.)
30. The victorious team’s captain lifted the championship trophy high in the air. (Galip gelen takımın kaptanı şampiyonluk kupasını havaya kaldırdı.)