Vicissitude İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vicissitude İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vicissitude Nedir?

Vicissitude, değişiklik, değişim, nöbetleşe gelme, devir değişimi anlamlarına gelen bir İngilizce kelime.

Örnek Cümleler:

1. Life is full of vicissitudes. (Hayat doludur değişikliklerle.)
2. The vicissitudes of the stock market are difficult to predict. (Hisse senedi piyasasının değişkenleri tahmin edilmesi zordur.)
3. The vicissitudes of the weather made the trip unbearable. (Hava değişiklikleri gezisi dayanılmaz hale getirdi.)
4. He remained calm despite the vicissitudes of his life. (Hayatındaki değişikliklere rağmen sakin kaldı.)
5. The vicissitudes of the political climate affect us all. (Politik iklimin değişkenleri hepimizi etkiler.)
6. The vicissitudes of war took a heavy toll on the soldiers. (Savaşın değişkenleri askerler üzerinde ağır bir bedel ödetir.)
7. The vicissitudes of fate can be cruel. (Kaderin değişkenleri acımasız olabilir.)
8. He adapted easily to the vicissitudes of living in a foreign country. (Yabancı bir ülkede yaşamanın değişkenlerine kolayca adapte oldu.)
9. The vicissitudes of time had taken their toll on the old building. (Zamanın değişkenleri eski binaya zarar vermişti.)
10. The vicissitudes of love can be heartbreaking. (Aşkın değişkenleri kalbinizi kırabilir.)
11. He faced the vicissitudes of life with courage and determination. (Hayatın değişkenleriyle cesaret ve kararlılıkla yüzleşti.)
12. The vicissitudes of the economy have affected our business. (Ekonominin değişkenleri işimize etki etti.)
13. The vicissitudes of history have shaped our world. (Tarihin değişkenleri dünyamızı şekillendirdi.)
14. The vicissitudes of nature can be awe-inspiring. (Doğanın değişkenleri hayranlık uyandırıcı olabilir.)
15. The vicissitudes of adolescence can be difficult to navigate. (Ergenlik döneminin değişkenleri zorlu olabilir.)
16. The vicissitudes of the music industry are well-known. (Müzik endüstrisinin değişkenleri iyi bilinir.)
17. He was unprepared for the vicissitudes of married life. (Evli hayatın değişkenleri için hazırlıksızdı.)
18. The vicissitudes of fame can be overwhelming. (Şöhretin değişkenleri ezici olabilir.)
19. The vicissitudes of the human condition are the subject of many great works of literature. (İnsan koşullarının değişkenleri birçok büyük edebi eserin konusudur.)
20. She weathered the vicissitudes of her illness with grace and strength. (Hastalığının değişkenlerine zariflik ve güç

Devam Eden Örnek Cümleler:

21. The vicissitudes of the fashion industry make it a challenging field to work in. (Moda endüstrisinin değişkenleri onun çalışılması zor bir alan yapar.)
22. He learned to adapt to the vicissitudes of the road as a truck driver. (Kamyon şoförü olarak yoldaki değişkenlere uyum sağlamayı öğrendi.)
23. The vicissitudes of the pandemic have affected everyone’s daily lives. (Pandeminin değişkenleri herkesin günlük yaşamını etkiledi.)
24. She experienced the vicissitudes of motherhood firsthand. (Anne olmanın değişkenlerini ilk elden deneyimledi.)
25. The vicissitudes of the political landscape led to a change in leadership. (Siyasi manzaranın değişkenleri liderlik değişikliğine yol açtı.)
26. He wrote about the vicissitudes of love in his poetry. (Şiirlerinde aşkın değişkenlerinden bahsetti.)
27. The vicissitudes of the ocean can be treacherous for sailors. (Denizin değişkenleri denizciler için tehlikeli olabilir.)
28. She was able to find joy in the vicissitudes of life. (Hayatın değişkenlerinde mutluluk bulmayı başardı.)
29. The vicissitudes of the job market make it difficult to find stable employment. (İş piyasasının değişkenleri istikrarlı bir iş bulmayı zorlaştırır.)
30. He embraced the vicissitudes of travel as part of the adventure. (Macera’nın bir parçası olarak seyahatin değişkenlerine kucak açtı.)