Vibrancy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vibrancy İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vibrancy

Vibrancy, canlılık ve parlaklık anlamına gelir. Bir nesnenin veya bir renk tonunun güçlü ve canlı olduğunu ifade eder.

  1. The vibrancy of the sunset was breathtaking. (Günbatımının canlılığı nefes kesiciydi.)
  2. The artist used bright colors to add vibrancy to the painting. (Sanatçı tabloya canlılık katmak için parlak renkler kullandı.)
  3. The flowers added vibrancy to the room. (Çiçekler odaya canlılık kattı.)
  4. The city’s vibrancy attracted many tourists. (Şehrin canlılığı birçok turisti çekti.)
  5. The vibrancy of her personality shone through in her writing. (Kişiliğinin canlılığı yazısında parladı.)
  6. The vibrant colors of the dress caught my attention. (Elbisenin canlı renkleri dikkatimi çekti.)
  7. The vibrancy of the music filled the room. (Müziğin canlılığı odayı doldurdu.)
  8. The artist’s use of light created a sense of vibrancy in the painting. (Sanatçının ışık kullanımı, tabloda bir canlılık hissi yarattı.)
  9. The vibrancy of the city’s nightlife was exhilarating. (Şehrin gece hayatının canlılığı heyecan vericiydi.)
  10. The vibrancy of the market was overwhelming. (Pazarın canlılığı karşı konulmazdı.)
  11. The vibrancy of the culture was evident in the food and music. (Kültürün canlılığı yemeklerde ve müzikte açıkça görülüyordu.)
  12. The colors of the painting lacked vibrancy. (Tablonun renkleri canlılık eksikti.)
  13. The vibrancy of the parade was contagious. (Geçit töreninin canlılığı bulaşıcıydı.)
  14. The vibrant city skyline was a sight to behold. (Canlı şehir manzarası görülmeye değerdi.)
  15. The vibrancy of the crowd at the concert added to the experience. (Konsere katılan kalabalığın canlılığı deneyime katkı sağladı.)
  16. The vibrancy of the market stalls made it a lively place to shop. (Pazar tezgahlarının canlılığı alışveriş yapmak için canlı bir yer yaptı.)
  17. The vibrancy of the leaves in the autumn forest was stunning. (Sonbahar ormanındaki yaprakların canlılığı şaşırtıcıydı.)
  18. The vibrancy of the sea life in the coral reef was breathtaking. (Mercan resifindeki deniz yaşamının canlılığı nefes kesiciydi.)
  19. The vibrancy of her voice filled the room. (Sesinin canlılığı odayı doldurdu.)
  20. The lack of vibrancy in the town made it a dull place to live. (Kentin canlılık eksikliği yaşamak için sıkıcı bir yer yaptı.)
  1. The vibrancy of the neon lights made the city come alive at night. (Neon ışıklarının canlılığı şehri gece hayatında canlandırdı.)
  2. The vibrancy of the fireworks display was mesmerizing. (Havai fişek gösterisinin canlılığı büyüleyiciydi.)
  3. The vibrancy of the colors in the garden was a joy to behold. (Bahçedeki renklerin canlılığı görülmeye değerdi.)
  4. The vibrancy of the artwork was enhanced by the use of contrasting colors. (Sanat eserinin canlılığı, zıt renklerin kullanımıyla arttırıldı.)
  5. The vibrancy of the fashion show was heightened by the models’ energy on the runway. (Modellerin pistteki enerjisi, moda şovunun canlılığını arttırdı.)
  6. The vibrancy of the culture was celebrated during the festival. (Festival boyunca kültürün canlılığı kutlandı.)
  7. The vibrancy of the coral reef was a reminder of the beauty of nature. (Mercan resifinin canlılığı, doğanın güzelliğinin bir hatırlatıcısıydı.)
  8. The vibrancy of the city’s street art scene was a reflection of its creative energy. (Şehir sokak sanatı sahnesinin canlılığı, yaratıcı enerjisinin bir yansımasıydı.)
  9. The vibrancy of the food market’s smells and colors was overwhelming. (Yiyecek pazarının kokuları ve renklerinin canlılığı karşı konulmazdı.)
  10. The vibrancy of the team’s spirit led them to victory. (Takımın ruhunun canlılığı, onları zaferle sonuçlandırdı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.