Vehemently İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vehemently İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vehemently Nedir?

Vehemently, güçlü bir şekilde, şiddetle veya tutkulu bir şekilde anlamına gelen bir zarftır.

Örnek Cümleler:

  1. She vehemently denied the accusations. (O, suçlamaları şiddetle reddetti.)
  2. He vehemently protested the decision. (O, karara güçlü bir şekilde itiraz etti.)
  3. The audience vehemently applauded the performance. (İzleyiciler performansı şiddetle alkışladı.)
  4. The politician vehemently defended his position. (Politikacı pozisyonunu şiddetle savundu.)
  5. The athlete vehemently disagreed with the coach’s decision. (Sporcu koçun kararına şiddetle karşı çıktı.)
  6. She vehemently refused to go on the roller coaster. (O, kaydıraktan inatla gitmeyi reddetti.)
  7. He vehemently criticized the company’s policies. (O, şirketin politikalarını şiddetle eleştirdi.)
  8. The protesters vehemently demanded change. (Protestocular değişim talebini şiddetle dile getirdiler.)
  9. The teacher vehemently denied the cheating allegations. (Öğretmen, hile iddialarını şiddetle reddetti.)
  10. The parents vehemently opposed the school’s decision. (Ebeveynler okulun kararına şiddetle karşı çıktılar.)
  11. The businessman vehemently rejected the offer. (İş adamı teklifi şiddetle reddetti.)
  12. The lawyer vehemently argued his case in court. (Avukat duruşmada davasını şiddetle savundu.)
  13. The activist vehemently protested against the government’s policies. (Aktivist hükümetin politikalarına şiddetle karşı çıktı.)
  14. The chef vehemently defended his recipe. (Şef tarifini şiddetle savundu.)
  15. The customer vehemently complained about the service. (Müşteri hizmetle ilgili şiddetle şikayet etti.)
  16. The actor vehemently refused to play the role. (Aktör rolü şiddetle reddetti.)
  17. The environmentalist vehemently protested against the construction of the new factory. (Çevreci yeni fabrikanın inşasına şiddetle karşı çıktı.)
  18. The journalist vehemently defended the freedom of the press. (Gazeteci basın özgürlüğünü şiddetle savundu.)
  19. The artist vehemently expressed his dissatisfaction with the exhibition. (Sanatçı sergiye şiddetle memnuniyetsizliğini ifade etti.)
  20. The student vehemently argued with the professor about the grade. (Öğrenci notuyla ilgili profesörle şiddetle tartıştı.)

Türkçe karşılıklar:

  • şiddetle
  • tutkulu bir şekilde
  • şiddetle
  • şiddetle
  • tutkulu bir şekilde
  • inatla
  • şiddetle
  • şiddetle
  • şiddetle
  • şiddetle
  • şiddetle
  • şiddetle
  • şiddetle
  • şiddetle
  • şiddetle
  • inatla
  • şiddetle
  • şiddetle
  • tutkulu bir şekilde
  • şiddetle

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.