Vantage Point İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vantage Point İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vantage Point

Vantage point, “gözlem noktası” anlamına gelir. Bu terim, belirli bir konumu veya olayı daha iyi görebilmek için seçilen konumu ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. From this vantage point, we can see the entire city. (Bu gözlem noktasından, şehrin tamamını görebiliriz.)
2. The photographer chose a high vantage point to capture the panoramic view. (Fotoğrafçı, panoramik görünümü yakalamak için yüksek bir gözlem noktası seçti.)
3. The team needs to find a vantage point to monitor the progress of the project. (Takım, projenin ilerlemesini izlemek için bir gözlem noktası bulmalıdır.)
4. From his vantage point, he could see the approaching storm. (Onun gözlem noktasından, yaklaşan fırtınayı görebiliyordu.)
5. The hiker climbed to the top of the mountain for a better vantage point. (Yürüyüşçü, daha iyi bir gözlem noktası için dağın tepesine tırmandı.)
6. The surveillance team set up their equipment on the roof for a good vantage point. (Gözetim ekibi, iyi bir gözlem noktası için ekipmanlarını çatıya yerleştirdi.)
7. The drone provided a unique vantage point for the photographer. (Drone, fotoğrafçı için benzersiz bir gözlem noktası sağladı.)
8. The castle’s towers served as vantage points for the defenders. (Kale kuleleri, savunucular için gözlem noktaları olarak hizmet etti.)
9. The astronaut had a breathtaking vantage point from space. (Astronotun uzaydan nefes kesen bir gözlem noktası vardı.)
10. The coach chose a vantage point to observe the team’s performance during practice. (Antrenör, antrenman sırasında takımın performansını gözlemlemek için bir gözlem noktası seçti.)
11. The journalist climbed a nearby hill to get a better vantage point for the interview. (Gazeteci, röportaj için daha iyi bir gözlem noktası elde etmek için yakındaki bir tepeye çıktı.)
12. The security guard stationed himself at a vantage point to monitor the entrance. (Güvenlik görevlisi, girişi izlemek için bir gözlem noktasına yerleşti.)
13. The painter set up his easel at a vantage point to capture the beauty of the landscape. (Ressam, manzaranın güzelliğini yakalamak için bir gözlem noktasına şezlongunu kurdu.)
14. The bird’s nest provided a good vantage point for the hatchlings to observe their surroundings. (Kuş yuvası, civarlarını gözlemlemek için yavrular için iyi bir gözlem noktası sağladı.)
15. The spy chose a vantage point to observe the enemy’s movements. (Casus, düşmanın hareketlerini gözlemlemek için bir

gözlem noktası seçti.)
16. The telescope provided a vantage point to observe the planets and stars. (Teleskop, gezegenleri ve yıldızları gözlemlemek için bir gözlem noktası sağladı.)

17. The helicopter pilot had a unique vantage point to see the landscape from above. (Helikopter pilotu, manzarayı yukarıdan görmek için benzersiz bir gözlem noktasına sahipti.)
18. The photographer climbed a tree to get a better vantage point for the shot. (Fotoğrafçı, çekim için daha iyi bir gözlem noktası elde etmek için bir ağaca tırmandı.)
19. The musician chose a vantage point on the stage to connect with the audience. (Müzisyen, izleyicilerle bağlantı kurmak için sahnede bir gözlem noktası seçti.)
20. The watchtower served as a vantage point for the guards to watch for potential threats. (Gözetleme kulesi, potansiyel tehditleri gözlemlemek için muhafızlar için bir gözlem noktası olarak hizmet etti.)