Valiant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Valiant İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Valiant

Valiant, Türkçe anlamıyla “cesur” anlamına gelir. Bu kelime sıklıkla, birinin cesaretli, kararlı veya cesur eylemlerini ifade etmek için kullanılır.

Örnek cümleler:

1. John was a valiant soldier who fought bravely on the battlefield. (John, savaş meydanında cesurca savaşan bir askerdi.)
2. The firefighters showed valiant efforts to put out the flames. (İtfaiyeciler, alevleri söndürmek için cesur çaba gösterdiler.)
3. She made a valiant attempt to climb the mountain despite the harsh weather conditions. (Sert hava koşullarına rağmen dağa tırmanmaya cesurca teşebbüs etti.)
4. The knight made a valiant effort to save the princess from the dragon. (Şövalye, prensesi ejderhadan kurtarmak için cesur bir çaba sarf etti.)
5. The valiant young man risked his life to save the drowning child. (Cesur genç adam, boğulan çocuğu kurtarmak için hayatını riske attı.)
6. She was a valiant advocate for human rights and social justice. (İnsan hakları ve sosyal adalet için cesur bir savunucuydu.)
7. The valiant team never gave up, even when they were behind in the score. (Cesur takım, skorda geride kaldıklarında bile asla pes etmedi.)
8. The valiant police officer chased after the bank robbers on foot. (Cesur polis memuru, banka soyguncularının peşinden yaya olarak koştu.)
9. Despite the danger, the valiant volunteers continued to search for survivors in the rubble. (Tehlike olmasına rağmen, cesur gönüllüler enkaz altında hayatta kalanları aramaya devam ettiler.)
10. The valiant young woman stood up to the bullies and defended her friend. (Cesur genç kadın, zorbalara karşı çıkıp arkadaşını savundu.)
11. The valiant athlete refused to give up, even after suffering a serious injury. (Cesur sporcu, ciddi bir yaralanma yaşamasına rağmen pes etmeyi reddetti.)
12. The soldiers made a valiant charge towards the enemy lines. (Askerler, düşman hatlarına doğru cesur bir hareket yaptılar.)
13. The valiant pilot flew his plane through a dangerous storm to deliver much-needed supplies. (Cesur pilot, çok ihtiyaç duyulan malzemeleri teslim etmek için tehlikeli bir fırtınanın içinden uçtu.)
14. The valiant doctor risked her own life to save her patient. (Cesur doktor, hastasını kurtarmak için kendi hayatını riske attı.)
15. The valiant student stood up for what she believed in, even in the face of opposition. (Cesur öğrenci, karşı çıkmalarına rağmen inandığı şeyleri savundu.)
16. The valiant dog protected his family from the intruder. (Cesur köpek, a

nedenliye giren kişiden ailesini korudu.)
17. The valiant rescue team worked tirelessly to save the people trapped in the collapsed building. (Cesur kurtarma ekibi, çöken binada sıkışan insanları kurtarmak için yorulmadan çalıştı.)

18. The valiant teacher encouraged her students to never give up on their dreams. (Cesur öğretmen, öğrencilerini hayallerinden asla vazgeçmemeleri konusunda teşvik etti.)
19. The valiant sailor braved the stormy seas to bring back a valuable cargo. (Cesur denizci, değerli bir yükü geri getirmek için fırtınalı denizlere meydan okudu.)
20. The valiant activists protested for equal rights and justice for all. (Cesur aktivistler, herkes için eşit haklar ve adalet için protesto ettiler.)

(Türkçe karşılıklarını cümlelerin sonunda parantez içinde verdim.)