Vain İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vain İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vain Nedir?


Vain, kişinin kendisini çok beğenmesi, kendini önemli sanması, gereksiz yere övünmesi anlamına gelen bir sıfattır.

Örnek Cümleler:

  1. She spent hours in front of the mirror, admiring herself. She was so vain. (O kendisini beğenerek saatlerce aynanın karşısında vakit geçirdi. Çok kendini beğeniyordu.)
  2. He is so vain that he can’t stand to hear someone else’s accomplishments. (O kadar kendini beğeniyor ki başka birisinin başarısını duymak bile dayanılmaz geliyor.)
  3. Her vain attempts at gaining attention only pushed people away. (Dikkat çekmek için yaptığı gereksiz çabalar insanları uzaklaştırdı.)
  4. He was too vain to admit his mistake. (Hatasını kabul etmek için çok kendini beğeniyordu.)
  5. She bought that expensive dress just to impress her ex-boyfriend, but it was all in vain. (Eski sevgilisini etkilemek için o pahalı elbiseyi aldı ama hepsi boşuna oldu.)
  6. The actor’s vanity was evident in the way he constantly checked his reflection. (Oyuncunun kendini beğenmesi, sürekli kendini kontrol etmesiyle belli oluyordu.)
  7. His vain attempts to win her back only pushed her further away. (Onu geri kazanmak için yaptığı gereksiz çabalar sadece onu daha da uzaklaştırdı.)
  8. She was so vain that she refused to leave the house without wearing makeup. (O kadar kendini beğeniyordu ki makyaj yapmadan evden çıkmayı reddediyordu.)
  9. His vanity led to his downfall. (Kendini beğenmesi onun düşüşüne neden oldu.)
  10. Her vain personality made it difficult for her to make friends. (Kendini beğenmesi onun arkadaş edinmesini zorlaştırdı.)
  11. The singer’s vanity was apparent in the way she demanded constant attention. (Şarkıcının kendini beğenmesi, sürekli ilgi istemesiyle apaçık ortadaydı.)
  12. He was so vain that he never bothered to ask anyone else’s opinion. (O kadar kendini beğeniyordu ki başkasının fikrini sormaya bile uğraşmıyordu.)
  13. Her vanity was evident in the way she constantly posted selfies online. (Kendini beğenmesi, sürekli online olarak selfie paylaşmasıyla belli oluyordu.)
  14. He was too vain to admit that he needed help. (Yardıma ihtiyacı olduğunu kabul etmek için çok kendini beğeniyordu.)
  15. Her vain attempts to impress her boss only made her look foolish. (Patronunu etkilemek için yaptığı gereksiz çabalar sadece aptalca görünmesine neden oldu.)
  16. The athlete’s vanity was apparent in the way he constantly checked his muscles. (Sporcunun kendini beğenmesi,

sürekli kaslarını kontrol etmesiyle açıkça belli oluyordu.)
17. She was so vain that she couldn’t stand to be seen without her designer handbag. (O kadar kendini beğeniyordu ki tasarımcı çantası olmadan görünmeye tahammül edemiyordu.)

  1. His vanity made him unwilling to admit that he was wrong. (Kendini beğenmesi, yanlış olduğunu kabul etmek istememesine neden oldu.)
  2. She was too vain to accept constructive criticism. (Yapıcı eleştiriyi kabul etmek için çok kendini beğeniyordu.)
  3. His vain attempts to impress his date only made her feel uncomfortable. (Tarihinin ilgisini çekmek için yaptığı gereksiz çabalar sadece onun rahatsız hissetmesine neden oldu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.