Vacuous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vacuous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Vacuous Nedir?

Vacuous, bir şeyin boş ya da anlamsız olması anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. She gave a vacuous smile when she didn’t understand the joke. (Anlamadığı bir şaka için boş bir gülümseme verdi.)
  2. The report was filled with vacuous statements that didn’t provide any useful information. (Rapor, herhangi bir yararlı bilgi sağlamayan boş ifadelerle doluydu.)
  3. He has a vacuous personality, and I find it difficult to connect with him. (Boş bir kişiliği var ve onunla bağlantı kurmakta zorlanıyorum.)
  4. The movie was criticized for its vacuous plot and one-dimensional characters. (Film, boş bir senaryo ve tek boyutlu karakterler için eleştirildi.)
  5. Her vacuous expression showed that she wasn’t really listening to what I was saying. (Boş ifadesi, gerçekten ne söylediğimi dinlemediğini gösterdi.)
  6. He made a vacuous promise that he would never be able to keep. (Tutamayacağı boş bir söz verdi.)
  7. The politician’s speech was full of vacuous promises and empty rhetoric. (Politikacının konuşması, boş sözlerle dolu ve anlamsız retorikti.)
  8. The book was criticized for its vacuous writing style and lack of substance. (Kitap, boş yazım tarzı ve içeriğin yoksunluğu nedeniyle eleştirildi.)
  9. She stared at me with a vacuous look in her eyes, and I knew she wasn’t really paying attention. (Gözlerinde boş bir bakışla bana baktı ve gerçekten dikkat etmediğini bildim.)
  10. The meeting was a vacuous waste of time, and I left feeling frustrated. (Toplantı boşuna zaman kaybıydı ve hayal kırıklığına uğramış hissederek ayrıldım.)
  11. His argument was vacuous and didn’t hold up under scrutiny. (Argümanı boştu ve incelenmede ayakta durmadı.)
  12. The artist’s work was criticized for being vacuous and lacking in emotion. (Sanatçının çalışması, boş ve duygusuz olması nedeniyle eleştirildi.)
  13. She wore a vacuous expression throughout the entire meeting. (Tüm toplantı boyunca boş bir ifade takındı.)
  14. The article was criticized for its vacuous analysis and lack of depth. (Makale, boş analiz ve derinliğin eksikliği nedeniyle eleştirildi.)
  15. The speech was filled with vacuous platitudes and lacked any real substance. (Konuşma, boş klişelerle doluydu ve gerçek bir içeriği yoktu.)
  16. The room was filled with vacuous chatter, and I couldn’t concentrate on my work. (Oda, boş laflarla doluydu ve işime odaklanamadım.)
  17. The study was criticized for its vacuous conclusions and lack of evidence. (Çalışma, boş sonuçları ve kanıtların eksikliği n
  1. Her vacuous response to the question showed that she didn’t understand the topic. (Soruya verdiği boş cevap, konuyu anlamadığını gösterdi.)
  2. The movie was a vacuous spectacle with no real substance or message. (Film, gerçek bir içeriği veya mesajı olmayan boş bir gösteriydi.)
  3. The conversation was filled with vacuous small talk, and I couldn’t wait for it to be over. (Konuşma, boş sohbetlerle doluydu ve bitmesini sabırsızlıkla bekledim.)

Türkçe Karşılıklar:

  1. Anlamadığı bir şaka için boş bir gülümseme verdi.
  2. Rapor, herhangi bir yararlı bilgi sağlamayan boş ifadelerle doluydu.
  3. Boş bir kişiliği var ve onunla bağlantı kurmakta zorlanıyorum.
  4. Film, boş bir senaryo ve tek boyutlu karakterler için eleştirildi.
  5. Boş ifadesi, gerçekten ne söylediğimi dinlemediğini gösterdi.
  6. Tutamayacağı boş bir söz verdi.
  7. Politikacının konuşması, boş sözlerle dolu ve anlamsız retorikti.
  8. Kitap, boş yazım tarzı ve içeriğin yoksunluğu nedeniyle eleştirildi.
  9. Gözlerinde boş bir bakışla bana baktı ve gerçekten dikkat etmediğini bildim.
  10. Toplantı boşuna zaman kaybıydı ve hayal kırıklığına uğramış hissederek ayrıldım.
  11. Argümanı boştu ve incelenmede ayakta durmadı.
  12. Sanatçının çalışması, boş ve duygusuz olması nedeniyle eleştirildi.
  13. Tüm toplantı boyunca boş bir ifade takındı.
  14. Makale, boş analiz ve derinliğin eksikliği nedeniyle eleştirildi.
  15. Konuşma, boş klişelerle doluydu ve gerçek bir içeriği yoktu.
  16. Oda, boş laflarla doluydu ve işime odaklanamadım.
  17. Çalışma, boş sonuçları ve kanıtların eksikliği nedeniyle eleştirildi.
  18. Soruya verdiği boş cevap, konuyu anlamadığını gösterdi.
  19. Film, gerçek bir içeriği veya mesajı olmayan boş bir gösteriydi.
  20. Konuşma, boş sohbetlerle doluydu ve bitmesini sabırsızlıkla bekledim.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.