Urgent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Urgent İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Urgent (Acil) – Acilen yapılması gereken, önemli bir durum veya işlemi ifade eden bir kelime.

Örnek Cümleler:

  1. It’s urgent that we find a solution to this problem. (Bu soruna bir çözüm bulmamız acil.)
  2. I have urgent business to attend to, so I can’t stay long. (Görülmesi gereken acil işlerim var, bu yüzden uzun süre kalamam.)
  3. Please respond to this email as soon as possible, it’s urgent. (Lütfen bu e-postaya en kısa sürede cevap verin, acil.)
  4. There is an urgent need for medical supplies in the disaster-stricken area. (Afetzedelerin bulunduğu bölgede tıbbi malzemelere acil ihtiyaç var.)
  5. The company has an urgent need for new employees. (Şirketin yeni çalışanlara acil ihtiyacı var.)
  6. We need to take urgent action to prevent the spread of this disease. (Bu hastalığın yayılmasını önlemek için acil bir eylem almamız gerekiyor.)
  7. The patient’s condition is urgent, we need to perform surgery immediately. (Hastanın durumu acil, hemen ameliyat yapmamız gerekiyor.)
  8. The deadline for this project is approaching, it’s urgent that we finish it on time. (Bu proje için son tarih yaklaşıyor, zamanında bitirmemiz acil.)
  9. I have an urgent message for you from the boss. (Patronun size acil bir mesajı var.)
  10. The fire department responded to the urgent call and arrived quickly. (İtfaiye acil çağrıya cevap verdi ve hızlı bir şekilde geldi.)
  11. The urgent meeting was called to discuss the new budget proposal. (Yeni bütçe önerisini görüşmek için acil toplantı yapıldı.)
  12. It’s urgent that we find a replacement for the missing team member. (Eksik olan takım üyesinin yerine acil olarak birini bulmamız gerekiyor.)
  13. The situation is becoming urgent, we need to act fast. (Durum acil hale geliyor, hızlı hareket etmemiz gerekiyor.)
  14. There’s an urgent need for blood donations at the local hospital. (Yerel

hastanede kan bağışına acil ihtiyaç var.)
15. We received an urgent request from the client to complete the project ahead of schedule. (Müşteriden, projeyi takvime göre tamamlamak için acil bir talep aldık.)

  1. The government declared an urgent state of emergency due to the natural disaster. (Doğal afet nedeniyle hükümet acil bir olağanüstü hal ilan etti.)
  2. The situation has reached an urgent level and requires immediate attention. (Durum acil seviyeye ulaştı ve acil olarak dikkat gerektiriyor.)
  3. The urgent care center provides medical assistance for non-life threatening injuries and illnesses. (Acil bakım merkezi hayati tehlike olmayan yaralanma ve hastalıklar için tıbbi yardım sağlar.)
  4. We need an urgent solution to the problem of climate change. (İklim değişikliği sorununa acil bir çözüm bulmamız gerekiyor.)
  5. The company’s urgent request for additional funding was approved by the board of directors. (Şirketin ek finansman için acil talebi yönetim kurulu tarafından onaylandı.)

Türkçe karşılıkları:

  1. Bu soruna bir çözüm bulmamız acil.
  2. Görülmesi gereken acil işlerim var, bu yüzden uzun süre kalamam.
  3. Lütfen bu e-postaya en kısa sürede cevap verin, acil.
  4. Afetzedelerin bulunduğu bölgede tıbbi malzemelere acil ihtiyaç var.
  5. Şirketin yeni çalışanlara acil ihtiyacı var.
  6. Bu hastalığın yayılmasını önlemek için acil bir eylem almamız gerekiyor.
  7. Hastanın durumu acil, hemen ameliyat yapmamız gerekiyor.
  8. Bu proje için son tarih yaklaşıyor, zamanında bitirmemiz acil.
  9. Patronun size acil bir mesajı var.
  10. İtfaiye acil çağrıya cevap verdi ve hızlı bir şekilde geldi.
  11. Yeni bütçe önerisini görüşmek için acil toplantı yapıldı.
  12. Eksik olan takım üyesinin yerine acil olarak birini bulmamız gerekiyor.
  13. Durum acil hale geliyor, hızlı hareket etmemiz gerekiyor.
  14. Yerel hastanede kan bağışına acil ihtiyaç var.
  15. Müşteriden, projeyi takvime göre tamamlamak için acil bir talep aldık.
  16. Doğal afet nedeniyle hükümet acil bir olağanüst

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.