Urgency İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Urgency İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Urgency Türkçe anlamı olarak “aciliyet” veya “önem” anlamına gelir. Bu kelime bir işin yapılması veya bir kararın alınması için gereklilik düzeyini ifade eder. İş veya durum ne kadar acil ise, o kadar yüksek bir aciliyet düzeyi vardır.

Örnek cümleler:

1. It’s of utmost urgency that we finish this project by the end of the week. (Bu projeyi hafta sonuna kadar bitirmek son derece önemlidir.)
2. The urgency of the situation required immediate action. (Durumun aciliyeti anında müdahale gerektirdi.)
3. The patient’s condition was of such urgency that she was rushed to the emergency room. (Hastanın durumu o kadar acildi ki, acil servise hemen götürüldü.)
4. The urgency of the matter cannot be overstated. (Meselenin aciliyeti abartılamaz.)
5. Due to the urgency of the situation, we had to call an emergency meeting. (Durumun aciliyeti nedeniyle, acil bir toplantı çağırmak zorunda kaldık.)
6. We need to act with urgency to address the climate crisis. (İklim krizine yanıt vermek için aciliyetle hareket etmemiz gerekiyor.)
7. The urgency of the matter requires us to work overtime if necessary. (Konunun aciliyeti gerektiğinde fazla mesai yapmamızı gerektiriyor.)
8. The urgency of the situation forced us to make some tough decisions. (Durumun aciliyeti bizi bazı zor kararlar almaya zorladı.)
9. The urgency of the project meant that we had to prioritize certain tasks. (Projenin aciliyeti bazı görevleri önceliklendirmemiz gerektiği anlamına geliyordu.)
10. The urgency of the matter was made clear in the memo from the CEO. (Meseleyi acil hale getiren CEO’nun bildirisinde açıkça belirtildi.)
11. The urgency of the situation required us to bring in outside help. (Durumun aciliyeti, dış yardım almamızı gerektirdi.)
12. The urgency of the deadline meant that we had to work around the clock to finish the project. (Teslim tarihinin aciliyeti, projeyi bitirmek için gece gündüz çalışmamız gerektiği anlamına geliyordu.)
13. The urgency of the matter is not lost on us. (Meselenin aciliyeti bizim için önemli.)
14. The urgency of the situation meant that we had to divert resources from other projects. (Durumun aciliyeti, diğer projelerden kaynakları yönlendirmemiz gerektiği anlamına geliyordu.)
15. The urgency of the situation required us to act quickly but carefully. (Durumun aciliyeti, hızlı ancak dikkatli hareket etmemizi gerektiriyordu.)
16. The urgency of the matter meant that we had to cancel our plans for the weekend. (Konunun aciliyeti, hafta sonu

planlarımızı iptal etmemizi gerektirdi.)
17. The urgency of the situation meant that we had to bring in experts to help us solve the problem. (Durumun aciliyeti, sorunu çözmek için uzmanları yanımıza çekmemizi gerektirdi.)

18. The urgency of the matter was apparent in the CEO’s urgent message. (Meseleyi acil hale getiren şey, CEO’nun acil mesajında açıkça görülebilirdi.)
19. The urgency of the situation meant that we had to take some risks. (Durumun aciliyeti, bazı riskler almamızı gerektirdi.)
20. The urgency of the matter requires us to act decisively and quickly. (Mesele’nin aciliyeti, kararlı ve hızlı hareket etmemizi gerektiriyor.)