Upright İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Upright İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Upright Nedir?

Upright, dik ya da doğru anlamlarına gelir. İngilizce dilinde sıklıkla kullanılan bir kelimedir.

Örnek Cümleler:

  1. He stood upright and waited for the bus. (O, dik durdu ve otobüsü bekledi.)
  2. The building is upright and strong. (Bina, dik ve sağlamdır.)
  3. She tried to keep her posture upright during the entire interview. (Bütün röportaj boyunca duruşunu dik tutmaya çalıştı.)
  4. The flagpole stood upright in the middle of the square. (Bayrak direği meydanın ortasında dik duruyordu.)
  5. The teacher asked the students to sit upright in their chairs. (Öğretmen öğrencilere sandalyelerinde dik oturmalarını söyledi.)
  6. The little girl tried to walk upright like the grown-ups. (Küçük kız, büyükler gibi dik yürümeye çalıştı.)
  7. The tall trees stood upright and provided shade on a hot summer day. (Uzun ağaçlar dik duruyor ve sıcak bir yaz gününde gölge sağlıyor.)
  8. The tower is the most upright structure in the city. (Kule, şehirdeki en dik yapıdır.)
  9. The sculpture is an upright figure of a woman holding a flower. (Heykel, bir çiçek tutan bir kadın figürüdür.)
  10. The soldiers stood upright and saluted the flag. (Askerler dik durup bayrağa selam verdiler.)
  11. The bookshelf is upright and holds many books. (Kitaplık dik duruyor ve birçok kitap tutuyor.)
  12. He walked upright with confidence and purpose. (O, güven ve amaçla dik yürüdü.)
  13. The goalpost stood upright and ready for the game. (Kale direkleri dik duruyor ve oyun için hazır.)
  14. The upright piano sat in the corner of the room. (Dik piyano odaya köşeye konuldu.)
  15. She hung the picture frame upright on the wall. (Resim çerçevesini duvarda dik şekilde astı.)
  16. The statue of the founder stood upright in front of the university. (Kurucunun heykeli üniversitenin önünde dik duruyor.)
  17. The gymnast performed an upright handstand on the balance beam. (Jimnastikçi denge tahtasında dik bir el duruşu yaptı.)
  18. The goalkeeper stood upright and ready for the penalty kick. (Kaleci dik durdu ve penaltı atışı için hazırdı.)
  19. The tower crane stood upright and lifted heavy loads. (Kule vinç dik duruyor ve ağır yükleri kaldırıyor.)
  20. The shepherd held his crook upright and led the sheep to the pasture. (Çoban, değneğini dik tutarak koyunları meraya götürdü.)

Türkçe Karşılıkları:

  1. O, dik durdu ve otobüsü bekledi.
  2. Bina, dik ve sağlamdır.
  3. Bütün röportaj boyunca duruşunu dik tutmaya çalıştı.
  4. Bayrak direği meydanın ortasında dik duruyordu.
  5. Öğretmen öğrencilere sandalyelerinde dik oturmalarını söyledi.
  6. Küçük kız, büyükler gibi dik yürümeye çalıştı.
  7. Uzun ağaçlar dik duruyor ve sıcak bir yaz gününde gölge sağlıyor.
  8. Kule, şehirdeki en dik yapıdır.
  9. Heykel, bir çiçek tutan bir kadın figürüdür.
  10. Askerler dik durup bayrağa selam verdiler.
  11. Kitaplık dik duruyor ve birçok kitap tutuyor.
  12. O, güven ve amaçla dik yürüdü.
  13. Kale direkleri dik duruyor ve oyun için hazır.
  14. Dik piyano odaya köşeye konuldu.
  15. Resim çerçevesini duvarda dik şekilde astı.
  16. Kurucunun heykeli üniversitenin önünde dik duruyor.
  17. Jimnastikçi denge tahtasında dik bir el duruşu yaptı.
  18. Kaleci dik durdu ve penaltı atışı için hazırdı.
  19. Kule vinç dik duruyor ve ağır yükleri kaldırıyor.
  20. Çoban, değneğini dik tutarak koyunları meraya götürdü.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.