Unwonted İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unwonted İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unwonted Nedir?

Unwonted kelimesi, sıradışı, alışılmamış veya beklenmedik anlamlarına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. Unwonted situations can cause anxiety. (Alışılmamış durumlar kaygıya neden olabilir.)
  2. The team was surprised by the unwonted support from their fans. (Takım, taraftarlarından gelen alışılmamış destekle şaşırdı.)
  3. She felt uneasy in the unwonted silence of the empty house. (Boş evin alışılmamış sessizliğinde huzursuz hissetti.)
  4. The unwonted behavior of her cat made her suspect it was sick. (Kedisi’nin alışılmamış davranışı, onun hastalandığını düşündürdü.)
  5. His unwonted enthusiasm for cooking surprised his friends. (Yemek yapmaya karşı gösterdiği alışılmamış heves arkadaşlarını şaşırttı.)
  6. The unwonted rain ruined their outdoor plans. (Alışılmadık yağmur, dış mekan planlarını bozdu.)
  7. The unwonted appearance of the famous actor caused a stir in the small town. (Ünlü oyuncunun alışılmamış görünümü küçük kasabada heyecan yarattı.)
  8. Her boss’s unwonted kindness made her suspicious of his motives. (Patronunun alışılmamış iyiliği, onun niyetlerine şüpheyle yaklaşmasına neden oldu.)
  9. The unwonted quietness of the usually noisy street was eerie. (Genellikle gürültülü olan caddenin alışılmadık sessizliği ürkütücüydü.)
  10. Her unwonted boldness in standing up to her boss impressed her colleagues. (Patronuna karşı gösterdiği alışılmamış cesaret, meslektaşlarını etkiledi.)
  11. The unwonted sound of the old grandfather clock disturbed her concentration. (Eski dede saatinin alışılmadık sesi, konsantrasyonunu bozdu.)
  12. The unwonted brightness of the stars in the clear sky was breathtaking. (Açık gökyüzünd

    parlak yıldızların alışılmadık ışıltısı nefes kesiciydi.)

  13. His unwonted decision to quit his job and travel the world surprised everyone. (İşinden ayrılıp dünyayı gezmeye karar vermesi herkesi şaşırttı.)
  14. The unwonted flavor of the exotic food was a pleasant surprise. (Egzotik yiyeceğin alışılmadık tadı hoş bir sürprizdi.)
  15. The unwonted warmth of her smile made him feel at ease. (Onun gülümsemesinin alışılmadık sıcaklığı, onu rahatlatmıştı.)
  16. The unwonted speed of the car made him nervous. (Arabanın alışılmadık hızı onu sinirlendirdi.)
  17. The unwonted generosity of the stranger left her speechless. (Yabancının alışılmadık cömertliği, onu konuşturamadı.)
  18. The unwonted beauty of the sunset was a sight to behold. (Gün batımının alışılmadık güzelliği görülmeye değerdi.)
  19. His unwonted interest in fashion surprised his friends. (Modaya olan alışılmamış ilgisi arkadaşlarını şaşırttı.)
  20. The unwonted silence between them was awkward. (Aralarındaki alışılmadık sessizlik, garip bir durumdu.)
  21. The unwonted coldness of the winter made her long for warmer days. (Kışın alışılmadık soğuğu, onu daha sıcak günleri özlemeye sevk etti.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.