Unwarranted İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unwarranted İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unwarranted Nedir?

Unwarranted, gereksiz veya haklı olmayan anlamlarına gelir.

Örnek Cümleler:

1. The unwarranted delay caused a lot of frustration. (Gereksiz gecikme çok fazla hayal kırıklığına neden oldu.)
2. The accusation was completely unwarranted. (Suçlama tamamen haklı değildi.)
3. His anger was unwarranted since no one had done anything wrong. (Öfkesi gereksizdi, çünkü kimse yanlış bir şey yapmamıştı.)
4. The punishment seemed unwarranted for such a minor offense. (Böyle küçük bir suç için ceza gereksiz görünüyordu.)
5. The police used unwarranted force during the protest. (Polis protesto sırasında gereksiz güç kullandı.)
6. The criticism of the new policy was unwarranted as it had not even been implemented yet. (Yeni politikanın eleştirisi gereksizdi, çünkü henüz uygulanmamıştı.)
7. The company’s decision to fire him was unwarranted and unfair. (Şirketin onu kovma kararı gereksiz ve haksızdı.)
8. Her fear of spiders was unwarranted, as they posed no real threat. (Örümcek korkusu gereksizdi, çünkü gerçek bir tehdit oluşturmuyorlardı.)
9. The complaints about the noise were unwarranted, as the party ended before midnight. (Gürültü şikayetleri gereksizdi, çünkü parti geceyarısından önce bitti.)
10. The criticism of his artwork was unwarranted, as it was based purely on personal opinion. (Sanat eserine yapılan eleştiri gereksizdi, çünkü tamamen kişisel görüşe dayanıyordu.)
11. The teacher’s suspicion of cheating was unwarranted, as the student had simply studied hard for the test. (Öğretmenin kopya şüphesi gereksizdi, öğrenci sadece sınav için çalışmıştı.)
12. The accusation of theft was unwarranted, as the missing item was later found. (Hırsızlık suçlaması gereksizdi, çünkü kayıp eşya daha sonra bulundu.)
13. The government’s decision to raise taxes was unwarranted, as there were other ways to balance the budget. (Hükümetin vergileri arttırma kararı gereksizdi, çünkü bütçeyi dengelemenin başka yolları vardı.)
14. The criticism of the actor’s performance was unwarranted, as he had only been given a small role. (Oyuncunun performansına yapılan eleştiri gereksizdi, çünkü sadece küçük bir rol verilmişti.)
15. The accusations of plagiarism were unwarranted, as the student had properly cited all sources. (Alıntı yapma suçlamaları gereksizdi, çünkü öğrenci tüm kaynakları doğru şekilde belirtmişti.)
16. The negative review of the restaurant was unwarranted

, as our dining experience was excellent. (Restorana yapılan olumsuz eleştiri gereksizdi, çünkü yemek deneyimimiz harikaydı.)
17. The company’s decision to cut benefits was unwarranted, as profits had actually increased. (Şirketin faydaları kesme kararı gereksizdi, çünkü karlar aslında artmıştı.)

18. The coach’s criticism of the player was unwarranted, as he had actually been performing well. (Antrenörün oyuncuya yönelik eleştirisi gereksizdi, çünkü gerçekte iyi performans gösteriyordu.)
19. The fear of the new technology was unwarranted, as it had undergone extensive testing and was deemed safe. (Yeni teknolojiye yönelik korku gereksizdi, çünkü kapsamlı testlerden geçirilmiş ve güvenli olduğu belirlenmişti.)
20. The suspicion of fraud was unwarranted, as there was no evidence to support the claim. (Dolandırıcılık şüphesi gereksizdi, çünkü iddiayı destekleyecek hiçbir kanıt yoktu.)