Unsaid İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unsaid İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unsaid Nedir?

Unsaid, Türkçe karşılığı “söylenmemiş” olan bir sıfattır. Bir şeyin söylenmemiş olması durumunu ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. She left the room without saying goodbye, leaving many unsaid things behind. (O, veda etmeden odadan çıktı ve arkasında söylenmemiş birçok şey bıraktı.)
  2. The tension between them was palpable, but they left their issues unsaid. (Aralarındaki gerilim hissedilebilir derecede yüksekti, ancak sorunlarını söylemediler.)
  3. The unsaid agreement between them was to never discuss politics. (Aralarındaki söylenmemiş anlaşma siyaseti asla tartışmamaktı.)
  4. The letter contained many unsaid emotions and feelings. (Mektup, birçok söylenmemiş duygu ve hissi içeriyordu.)
  5. Sometimes, the most important things are left unsaid. (Bazen en önemli şeyler söylenmez.)
  6. He was haunted by the unsaid words that he wished he had spoken. (Söylemek istediği ama söyleyemediği sözler tarafından korkutuluyordu.)
  7. Their relationship was falling apart because of all the unsaid resentments. (Aralarındaki ilişki söylenmemiş kırgınlıklar nedeniyle parçalanıyordu.)
  8. The unsaid truth was that she never really loved him. (Söylenmeyen gerçek şu ki, o aslında onu hiç sevmemişti.)
  9. His facial expressions said more than his unsaid words ever could. (Yüz ifadesi, söylenmemiş sözlerden daha fazlasını anlatıyordu.)
  10. The unsaid implication was that they were no longer welcome in the group. (Söylenmeyen ima, artık grupta hoş karşılanmadıklarıydı.)
  11. She tried to hide her tears, but the unsaid pain was evident in her eyes. (Gözyaşlarını saklamaya çalıştı, ancak söylenmemiş acı gözlerinde açıkça görülüyordu.)
  12. The unsaid truth was that he was struggling with addiction. (Söylenmeyen gerçek şu ki, bağımlılıkla mücadele ediyordu.)
  13. They both knew the unsaid truth about their failing marriage. (İkisi de başarısız evlilikleriyle ilgili söylenmeyen gerçeği biliyorlardı.)
  14. The unsaid agreement was to never speak of the incident again. (Söylenmeyen anlaşma, olay hakkında asla konuşmamaktı.)
  15. The unsaid message was loud and clear – he didn’t want to be there. (Söylenmeyen mesaj açık ve netti – orada olmak istemiyordu.)
  16. Despite the unsaid tension, they managed to work together professionally. (Söylenmeyen gerilime rağmen

, profesyonel olarak birlikte çalışmayı başardılar.)
17. The unsaid bond between them was unbreakable. (Aralarındaki söylenmeyen bağ koparılamazdı.)

  1. The unsaid question hung in the air, but no one dared to ask it. (Söylenmeyen soru havada asılı kalmıştı, ancak kimse sormaya cesaret edemedi.)
  2. The unsaid understanding was that they would always have each other’s backs. (Söylenmeyen anlayış, her zaman birbirlerinin yanında olacaklarıydı.)
  3. The unsaid truth was that he was deeply in love with her. (Söylenmeyen gerçek, onun derinden aşık olduğuydu.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.