Unreserved İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unreserved İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unreserved Nedir?


Unreserved, Türkçe karşılığı “ayrılmamış” olan bir sıfattır. Bir şeyin belirli bir bölümü veya miktarı ayrılmamış veya ayrılmamışsa, bu şey “unreserved” olarak tanımlanabilir.

Örnek Cümleler:


1. She made an unreserved apology for her behavior. (Davranışı için ayrılmamış bir özür diledi.)
2. The hotel had unreserved rooms available. (Otelde ayrılmamış odalar vardı.)
3. He showed unreserved enthusiasm for the project. (Proje için ayrılmamış bir heyecan gösterdi.)
4. The company made an unreserved admission of guilt. (Şirket suçlarını ayrılmamış bir şekilde kabul etti.)
5. The singer received unreserved praise for her performance. (Şarkıcı performansı için ayrılmamış bir övgü aldı.)
6. The team gave an unreserved effort in the game. (Takım maçta ayrılmamış bir çaba gösterdi.)
7. The restaurant had unreserved tables for walk-ins. (Restoranda yürüyerek gelenler için ayrılmamış masalar vardı.)
8. His unreserved honesty was refreshing. (Ayrılmamış dürüstlüğü ferahlatıcıydı.)
9. The artist showed unreserved passion for her work. (Sanatçı işi için ayrılmamış bir tutku gösterdi.)
10. The book received unreserved critical acclaim. (Kitap eleştirmenlerden ayrılmamış övgü aldı.)
11. The movie had unreserved seats available for the showing. (Filmin gösterimi için ayrılmamış koltuklar vardı.)
12. The athlete’s unreserved dedication to her sport was admirable. (Sporuna ayrılmamış bir bağlılığı olan atlet övgüye değerdi.)
13. The company’s unreserved commitment to customer satisfaction was evident. (Müşteri memnuniyetine ayrılmamış bir bağlılığı olan şirketin bu konudaki kararlılığı açıktı.)
14. The speaker expressed unreserved gratitude to the audience. (Konuşmacı, izleyicilere ayrılmamış bir şükran ifade etti.)
15. The writer’s unreserved honesty in her memoir was inspiring. (Yazarın anılarında ayrılmamış dürüstlüğü ilham vericiydi.)
16. The organization had unreserved funds available for the project. (Projeye ayrılmamış fonlar örgütte mevcuttu.)
17. The politician’s unreserved support of the bill was unsurprising. (Politikacının yasaya ayrılmamış desteği şaşırtıcı değildi.)
18. The museum had unreserved tickets available for the exhibit. (Müzede sergi için ayrılmamış biletler vardı.)
19. The scientist’s unreserved dedication to her research was impressive. (Araştırmasına ayrılmamış bir bağlılı

  1. The teacher showed unreserved patience with her students. (Öğretmen öğrencileriyle ayrılmamış bir sabır gösterdi.)

Türkçe Karşılıklar:

1. Davranışı için ayrılmamış bir özür diledi.
2. Otelde ayrılmamış odalar vardı.
3. Proje için ayrılmamış bir heyecan gösterdi.
4. Şirket suçlarını ayrılmamış bir şekilde kabul etti.
5. Şarkıcı performansı için ayrılmamış bir övgü aldı.
6. Takım maçta ayrılmamış bir çaba gösterdi.
7. Restoranda yürüyerek gelenler için ayrılmamış masalar vardı.
8. Ayrılmamış dürüstlüğü ferahlatıcıydı.
9. Sanatçı işi için ayrılmamış bir tutku gösterdi.
10. Kitap eleştirmenlerden ayrılmamış övgü aldı.
11. Filmin gösterimi için ayrılmamış koltuklar vardı.
12. Sporuna ayrılmamış bir bağlılığı olan atlet övgüye değerdi.
13. Müşteri memnuniyetine ayrılmamış bir bağlılığı olan şirketin bu konudaki kararlılığı açıktı.
14. Konuşmacı, izleyicilere ayrılmamış bir şükran ifade etti.
15. Yazarın anılarında ayrılmamış dürüstlüğü ilham vericiydi.
16. Projeye ayrılmamış fonlar örgütte mevcuttu.
17. Politikacının yasaya ayrılmamış desteği şaşırtıcı değildi.
18. Müzede sergi için ayrılmamış biletler vardı.
19. Araştırmasına ayrılmamış bir bağlılığı olan bilim insanı etkileyiciydi.
20. Öğretmen öğrencileriyle ayrılmamış bir sabır gösterdi.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.