Unreciprocated İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unreciprocated İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unreciprocated Nedir?

Unreciprocated, bir şeyin karşılık verilmeden kaldığı anlamına gelir. İki taraf arasındaki ilişkide, bir tarafın diğerine verdiği sevgi, ilgi veya dikkatin karşılık görmemesi durumunu ifade eder.

Örnek Cümleler:

1. I’m tired of this unreciprocated love. (Bu karşılıksız aşktan yoruldum.)
2. She was upset by his unreciprocated gestures of love. (Onun karşılıksız aşk işaretlerinden rahatsız oldu.)
3. It hurts to have unreciprocated feelings. (Karşılıksız hislere sahip olmak acıtır.)
4. He couldn’t bear the pain of unreciprocated love. (Karşılıksız aşkın acısını çekemedi.)
5. Her unreciprocated love for him was obvious to everyone. (Ona duyduğu karşılıksız aşk herkes tarafından açıktı.)
6. He had to move on from the unreciprocated relationship. (Karşılıksız ilişkiden ilerlemek zorundaydı.)
7. She was tired of giving her all to an unreciprocated love. (Karşılıksız aşka her şeyini vermekten yorulmuştu.)
8. He couldn’t understand why his feelings were unreciprocated. (Hislerinin neden karşılıksız olduğunu anlayamadı.)
9. Her unreciprocated love left her feeling empty inside. (Karşılıksız aşkı onu içeriden boş hissettirdi.)
10. He was hurt by her unreciprocated affections. (Onun karşılıksız sevgisinden incindi.)
11. She wished he would reciprocate her feelings instead of leaving them unreciprocated. (Onun hislerine karşılık vermesini istedi, karşılıksız bırakmamasını.)
12. His unreciprocated love for her was a painful reminder of what he couldn’t have. (Onun karşılıksız aşkı, sahip olamayacağı şeyin acı bir hatırlatıcısıydı.)
13. She wondered why she always seemed to attract unreciprocated love. (Neden hep karşılıksız aşk çektiğini merak etti.)
14. He was tired of always being on the receiving end of unreciprocated love. (Her zaman karşılıksız aşkın alıcısı olmaktan yorulmuştu.)
15. The unreciprocated love between them was tearing them apart. (Aralarındaki karşılıksız aşk onları yıpratıyordu.)
16. He couldn’t help but feel hurt by her unreciprocated feelings. (Onun karşılıksız hislerinden dolayı incinmemek için yapabileceği bir şey yoktu.)
17. She was tired of trying to make something work with unreciprocated love. (Karşılıksız aşkla bir şeyler yapm

ak için uğraşmaktan yorulmuştu.)
18. He couldn’t shake off the feeling of unreciprocated love even though he tried. (Denemesine rağmen karşılıksız aşkın hissini kurtaramadı.)

  1. Her unreciprocated efforts to make the relationship work were in vain. (İlişkiyi çalıştırmak için yaptığı karşılıksız çabaları boşunaydı.)
  2. He wished he could turn off his unreciprocated feelings like a switch. (Karşılıksız hislerini bir anahtar gibi kapatabileceğini diledi.)

(Türkçe çeviriler kalın ve siyah renkte yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.