Uninteresting İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Uninteresting İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Uninteresting (Türkçe karşılığı: Sıkıcı) Nedir?

Uninteresting, sıkıcı ve ilgi çekici olmayan anlamlarında bir sıfattır. Bir şeyin ilgi çekici olmadığı ya da sıkıcı olduğu durumlarda kullanılır.

Örnek Cümleler:

1. I found the movie uninteresting. (Filmi sıkıcı buldum.)
2. The lecture was so uninteresting that I fell asleep. (Ders o kadar sıkıcıydı ki uyuyakaldım.)
3. She had an uninteresting conversation with her colleague. (Meslektaşıyla sıkıcı bir konuşma yaptı.)
4. The book was uninteresting to me. (Kitap benim için sıkıcıydı.)
5. The party was uninteresting without any music or games. (Müzik ya da oyun olmadan parti sıkıcıydı.)
6. He gave an uninteresting speech at the conference. (Konferansta sıkıcı bir konuşma yaptı.)
7. The museum exhibit was uninteresting to most of the visitors. (Müze sergisi çoğu ziyaretçi için sıkıcıydı.)
8. The lecture was uninteresting because the professor only read from his notes. (Profesör sadece notlarından okuduğu için ders sıkıcıydı.)
9. I found the conversation uninteresting and quickly changed the topic. (Konuşmayı sıkıcı buldum ve konuyu hızlıca değiştirdim.)
10. The movie was so uninteresting that I left before it was over. (Film o kadar sıkıcıydı ki bitmeden önce ayrıldım.)
11. The lecture was uninteresting, but the discussion afterwards was lively. (Ders sıkıcıydı, ancak sonrasındaki tartışma canlıydı.)
12. I had an uninteresting day at work. (İşte sıkıcı bir gün geçirdim.)
13. The novel was uninteresting to me because the plot was predictable. (Hikaye öngörülebilir olduğu için roman benim için sıkıcıydı.)
14. The meeting was uninteresting because nothing new was discussed. (Yeni bir şey tartışılmadığı için toplantı sıkıcıydı.)
15. I found the game uninteresting because it was too easy. (Oyun çok kolay olduğu için sıkıcı buldum.)

16. The museum tour was uninteresting because the guide was monotone and didn’t engage the group. (Müze turu, rehberin monotonluğu ve grupla ilgilenmemesi nedeniyle sıkıcıydı.)

    The presentation was uninteresting due to the lack of visuals and examples. (Sunum, görsel ve örneklerin eksikliği nedeniyle sıkıcıydı.)

    The lecture on accounting was uninteresting to me because I’m not interested in finance. (Muhasebe dersi, finansal konulara ilgi duymadığım için benim için sıkıcıydı.)

    The party was uninteresting because everyone was glued to their phones. (Herkesin telefonlarına yapışık olması nedeniyle parti sıkıcıydı.)

    The documentary was uninteresting because it lacked a clear message or purpose. (Belgesel, net bir mesaj veya amacı olmadığı için sıkıcıydı.)

    The restaurant was uninteresting because the menu was limited and uncreative. (Menü sınırlı ve yaratıcı olmadığı için restoran sıkıcıydı.)

    The play was uninteresting because the acting was wooden and lacked emotion. (Oyun, oyunculukların sert ve duygusuz olması nedeniyle sıkıcıydı.)

    The seminar was uninteresting because the speaker was unengaging and didn’t connect with the audience. (Seminere katılanlarla bağlantı kurmayan ve ilgisiz konuşmacı nedeniyle etkinlik sıkıcıydı.)

    The company’s annual report was uninteresting because it was filled with technical jargon and dry statistics. (Şirketin yıllık raporu, teknik jargon ve kuru istatistiklerle dolu olduğu için sıkıcıydı.)

    The guided tour of the city was uninteresting because the guide rushed through the sites without giving any historical context. (Şehir turu, rehberin tarihi bir bağlam sunmadan siteleri aceleyle gezmesi nedeniyle sıkıcıydı.)