Unintended Consequence İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unintended Consequence İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unintended Consequence Nedir?

Unintended Consequence, Türkçe karşılığıyla beklenmeyen sonuç anlamına gelir. Bir eylemin ya da kararın alınmasının beklenmeyen ve istenmeyen sonuçlarıdır. Genellikle yapılan bir eylemin başka bir alanda oluşan etkisi olarak da tanımlanabilir.

Örnek Cümleler:

1. The new law had unintended consequences for small businesses. (Yeni kanun küçük işletmeler için beklenmeyen sonuçlara yol açtı.)
2. She didn’t realize the unintended consequences of her actions. (Eylemlerinin beklenmeyen sonuçlarının farkında değildi.)
3. The company’s decision had unintended consequences on the environment. (Şirketin kararı çevre üzerinde beklenmedik sonuçlar doğurdu.)
4. The government’s intervention had unintended consequences for the economy. (Hükümetin müdahalesi ekonomi için beklenmeyen sonuçlar doğurdu.)
5. The unintended consequences of the new policy were not apparent at first. (Yeni politikanın beklenmeyen sonuçları ilk başta fark edilmedi.)
6. The unintended consequences of the project were disastrous. (Projenin beklenmeyen sonuçları felaketti.)
7. The scientist had not anticipated the unintended consequences of his experiments. (Bilim adamı deneylerinin beklenmeyen sonuçlarını öngörmemişti.)
8. The unintended consequences of the war were devastating. (Savaşın beklenmeyen sonuçları yıkıcıydı.)
9. The unintended consequences of the medication were severe. (İlaçların beklenmeyen sonuçları şiddetliydi.)
10. The company’s cost-cutting measures had unintended consequences for its employees. (Şirketin maliyet azaltma önlemleri çalışanları için beklenmeyen sonuçlara yol açtı.)
11. The new technology had unintended consequences for privacy. (Yeni teknolojinin gizlilik üzerinde beklenmeyen sonuçları oldu.)
12. The unintended consequences of social media are still being studied. (Sosyal medyanın beklenmeyen sonuçları hala araştırılıyor.)
13. The government’s new policy had unintended consequences for the education system. (Hükümetin yeni politikası eğitim sistemi için beklenmeyen sonuçlar doğurdu.)
14. The unintended consequences of the company’s decision affected its reputation. (Şirketin kararının beklenmeyen sonuçları, şirketin itibarını etkiledi.)
15. The unintended consequences of the law had a negative impact on public safety. (Kanunun beklenmeyen sonuçları kamusal güvenliği olumsuz etkiledi.)
16. The unintended consequences of climate change are becoming more apparent every day. (İklim değişikliğinin beklenmeyen sonuçları her geçen gün daha da açık hale geliyor.)
17. The unintended consequences of the pandemic are far-reaching. (Sal

gın pandeminin beklenmeyen sonuçları uzun vadeli etkiler doğuruyor.)
18. The unintended consequences of the company’s merger were not fully understood. (Şirketlerin birleşmesinin beklenmeyen sonuçları tam olarak anlaşılmadı.)

19. The unintended consequences of the policy change had a ripple effect throughout the industry. (Politika değişikliğinin beklenmeyen sonuçları sektör genelinde dalga etkisi yarattı.)
20. The unintended consequences of the decision were felt by all parties involved. (Kararın beklenmeyen sonuçları tüm taraflarca hissedildi.)