Unheard-Of İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unheard-Of İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unheard-Of

Unheard-of, Türkçe anlamıyla “duyulmamış” ya da “benzersiz” anlamlarına gelmektedir. Aşağıda, “unheard-of” kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle yer almaktadır:

  1. The team’s victory was unheard-of in the history of the tournament. (Takımın zaferi, turnuva tarihinde duyulmamıştı.)
  2. The amount of money he donated to charity was unheard-of. (Hayır kurumlarına yaptığı bağışın miktarı benzersizdi.)
  3. The designer’s use of unconventional materials was unheard-of. (Tasarımcının sıradışı malzemeler kullanımı benzersizdi.)
  4. The restaurant’s menu featured unheard-of combinations of flavors. (Restoranın menüsünde tatların benzersiz kombinasyonları yer aldı.)
  5. The company’s profits last quarter were unheard-of. (Şirketin geçen çeyrek karı benzersizdi.)
  6. The athlete’s performance was unheard-of, breaking several records. (Sporcu performansı benzersizdi ve birçok rekor kırdı.)
  7. The castle’s architecture was unheard-of, with its unique blend of styles. (Kale mimarisi benzersizdi ve farklı tarzların benzersiz bir karışımını yansıtıyordu.)
  8. The plant species they discovered was unheard-of, never before seen by scientists. (Keşfettikleri bitki türü, bilim insanları tarafından daha önce hiç duyulmamıştı.)
  9. The fashion show featured unheard-of designs that pushed boundaries. (Moda şovunda sınırları zorlayan benzersiz tasarımlar yer aldı.)
  10. The historical document contained unheard-of information about the royal family. (Tarihi belgede kraliyet ailesiyle ilgili duyulmamış bilgiler vardı.)
  11. The athlete’s workout regimen was unheard-of, consisting of unique exercises. (Sporcu egzersiz programı benzersizdi ve özel egzersizlerden oluşuyordu.)
  12. The singer’s voice had an unheard-of quality, leaving the audience speechless. (Şarkıcının sesi benzersiz bir kaliteye sahipti ve seyirciyi konuşturmadı.)
  13. The novel’s plot was unheard-of, taking readers on an unexpected journey. (Romanın hikayesi benzersizdi ve okuyucuları beklenmedik bir yolculuğa çıkardı.)
  14. The film’s special effects were unheard-of, using groundbreaking technology. (Filmin özel efektleri benzersizdi ve çığır açan teknoloji kullanıyordu.)
  15. The athlete’s recovery time was unheard-of, returning to competition much faster than expected. (Sporcunun iyileşme süresi benzersizdi ve beklenenden çok daha hızlı bir şekilde yarışmaya geri döndü.)
  16. The restaurant’s presentation of food was unheard-of, with dishes arranged like works of art. (Restoranın yemek sunumu benzersizdi ve yemekler sanat eseri gibi düzenlenmi
  1. The company’s commitment to sustainability was unheard-of in the industry, setting a new standard. (Şirketin sürdürülebilirliğe olan bağlılığı endüstride duyulmamıştı ve yeni bir standart belirledi.)
  2. The artist’s use of color was unheard-of, creating vibrant and unique paintings. (Sanatçının renk kullanımı benzersizdi ve canlı ve özgün tablolar yarattı.)
  3. The musician’s performance was unheard-of, incorporating unconventional instruments into the music. (Müzisyenin performansı benzersizdi ve müziğe sıradışı enstrümanlar dahil etti.)
  4. The organization’s approach to social justice was unheard-of, tackling issues in new and innovative ways. (Organizasyonun sosyal adalet konusundaki yaklaşımı benzersizdi ve konulara yeni ve yenilikçi yollarla yaklaştı.)

Türkçe karşılıklar:

  1. duyulmamış
  2. benzersiz
  3. sıra dışı
  4. benzersiz kombinasyonlar
  5. benzersiz kar
  6. rekor kıran
  7. benzersiz karışım
  8. daha önce hiç duyulmamış
  9. sınırları zorlayan
  10. duyulmamış bilgiler
  11. özel egzersizler
  12. etkileyici
  13. beklenmedik
  14. çığır açan
  15. beklenmedik bir şekilde hızlı iyileşen
  16. sanat eseri gibi düzenlenmiş
  17. yeni bir standart belirleyen
  18. canlı ve özgün
  19. sıradışı enstrümanlar kullanarak
  20. yeni ve yenilikçi yollarla yaklaşan.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.