Unheard-Of İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Unheard-Of
Unheard-of, Türkçe anlamıyla “duyulmamış” ya da “benzersiz” anlamlarına gelmektedir. Aşağıda, “unheard-of” kelimesinin kullanıldığı 20 örnek cümle yer almaktadır:
- The team’s victory was unheard-of in the history of the tournament. (Takımın zaferi, turnuva tarihinde duyulmamıştı.)
- The amount of money he donated to charity was unheard-of. (Hayır kurumlarına yaptığı bağışın miktarı benzersizdi.)
- The designer’s use of unconventional materials was unheard-of. (Tasarımcının sıradışı malzemeler kullanımı benzersizdi.)
- The restaurant’s menu featured unheard-of combinations of flavors. (Restoranın menüsünde tatların benzersiz kombinasyonları yer aldı.)
- The company’s profits last quarter were unheard-of. (Şirketin geçen çeyrek karı benzersizdi.)
- The athlete’s performance was unheard-of, breaking several records. (Sporcu performansı benzersizdi ve birçok rekor kırdı.)
- The castle’s architecture was unheard-of, with its unique blend of styles. (Kale mimarisi benzersizdi ve farklı tarzların benzersiz bir karışımını yansıtıyordu.)
- The plant species they discovered was unheard-of, never before seen by scientists. (Keşfettikleri bitki türü, bilim insanları tarafından daha önce hiç duyulmamıştı.)
- The fashion show featured unheard-of designs that pushed boundaries. (Moda şovunda sınırları zorlayan benzersiz tasarımlar yer aldı.)
- The historical document contained unheard-of information about the royal family. (Tarihi belgede kraliyet ailesiyle ilgili duyulmamış bilgiler vardı.)
- The athlete’s workout regimen was unheard-of, consisting of unique exercises. (Sporcu egzersiz programı benzersizdi ve özel egzersizlerden oluşuyordu.)
- The singer’s voice had an unheard-of quality, leaving the audience speechless. (Şarkıcının sesi benzersiz bir kaliteye sahipti ve seyirciyi konuşturmadı.)
- The novel’s plot was unheard-of, taking readers on an unexpected journey. (Romanın hikayesi benzersizdi ve okuyucuları beklenmedik bir yolculuğa çıkardı.)
- The film’s special effects were unheard-of, using groundbreaking technology. (Filmin özel efektleri benzersizdi ve çığır açan teknoloji kullanıyordu.)
- The athlete’s recovery time was unheard-of, returning to competition much faster than expected. (Sporcunun iyileşme süresi benzersizdi ve beklenenden çok daha hızlı bir şekilde yarışmaya geri döndü.)
- The restaurant’s presentation of food was unheard-of, with dishes arranged like works of art. (Restoranın yemek sunumu benzersizdi ve yemekler sanat eseri gibi düzenlenmi
- The company’s commitment to sustainability was unheard-of in the industry, setting a new standard. (Şirketin sürdürülebilirliğe olan bağlılığı endüstride duyulmamıştı ve yeni bir standart belirledi.)
- The artist’s use of color was unheard-of, creating vibrant and unique paintings. (Sanatçının renk kullanımı benzersizdi ve canlı ve özgün tablolar yarattı.)
- The musician’s performance was unheard-of, incorporating unconventional instruments into the music. (Müzisyenin performansı benzersizdi ve müziğe sıradışı enstrümanlar dahil etti.)
- The organization’s approach to social justice was unheard-of, tackling issues in new and innovative ways. (Organizasyonun sosyal adalet konusundaki yaklaşımı benzersizdi ve konulara yeni ve yenilikçi yollarla yaklaştı.)
Türkçe karşılıklar:
- duyulmamış
- benzersiz
- sıra dışı
- benzersiz kombinasyonlar
- benzersiz kar
- rekor kıran
- benzersiz karışım
- daha önce hiç duyulmamış
- sınırları zorlayan
- duyulmamış bilgiler
- özel egzersizler
- etkileyici
- beklenmedik
- çığır açan
- beklenmedik bir şekilde hızlı iyileşen
- sanat eseri gibi düzenlenmiş
- yeni bir standart belirleyen
- canlı ve özgün
- sıradışı enstrümanlar kullanarak
- yeni ve yenilikçi yollarla yaklaşan.
Hemen Yorum Yaz