Dime İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Dime İle İlgili Cümleler
Türkçe Anlamı: Amerikan para birimi olarak kullanılan 10 centlik madeni para.
-
The dime is worth 10 cents in the US.
(Türkçe: Dime, ABD’de 10 cent değerindedir.) -
My son collects dimes from different countries.
(Türkçe: Oğlum farklı ülkelerden 10 centlik madeni paralar biriktiriyor.) -
I found a dime on the sidewalk.
(Türkçe: Kaldırımda bir 10 centlik madeni para buldum.) -
She only needed one more dime to make a dollar.
(Türkçe: Bir dolar yapmak için sadece bir 10 centlik madeni para daha gerekiyordu.) -
The vending machine wouldn’t accept my dime.
(Türkçe: Otomat benim 10 centlik madeni paramı kabul etmedi.) -
I gave the cashier a dime for the candy.
(Türkçe: Şeker için kasaya bir 10 centlik madeni para verdim.) -
The piggy bank was filled with dimes.
(Türkçe: Koca kumbara 10 centlik madeni paralar ile doluydu.) -
He counted out 50 dimes for the deposit.
(Türkçe: Depozito için 50 10 centlik madeni para saydı.) -
The slot machine paid out in dimes.
(Türkçe: Slot makinesi 10 centlik madeni paralar ödedi.) -
I put a dime in the jukebox to hear my favorite song.
(Türkçe: Favori şarkımı dinlemek için jukebox’a bir 10 centlik madeni para attım.) -
The parking meter only took dimes.
(Türkçe: Otopark makinesi sadece 10 centlik madeni paraları kabul etti.) -
She gave her little brother a dime to buy a toy.
(Türkçe
: Küçük kardeşine oyuncak alması için bir 10 centlik madeni para verdi.)
-
The toll booth required a dime for the bridge crossing.
(Türkçe: Köprü geçişi için gişe bir 10 centlik madeni para istedi.) -
I have a jar full of dimes that I’m saving for a rainy day.
(Türkçe: Yağmurlu bir günde kullanmak için bir kavanoz dolusu 10 centlik madeni param var.) -
The arcade games cost a dime to play.
(Türkçe: Oyun salonu oyunları oynamak için bir 10 centlik madeni para ücretliydi.) -
The change machine gave me five dimes for my dollar bill.
(Türkçe: Para üstü makinesi bir dolarlık banknotuma karşılık beş 10 centlik madeni para verdi.) -
The payphone required a dime for a local call.
(Türkçe: Yerel bir arama yapmak için halka açık telefondan bir 10 centlik madeni para gerekiyordu.) -
The gumball machine dispensed a prize if you got a dime in the red slot.
(Türkçe: Şeker çarkıfelek makinesi, kırmızı yuvaya bir 10 centlik madeni para attığınızda bir ödül verdi.) -
I found a dime and a nickel in my pocket.
(Türkçe: Cebimde bir 10 centlik madeni para ve bir nikel buldum.) -
The school store sold pencils for a dime.
(Türkçe: Okul mağazası bir 10 centlik madeni para karşılığında kalem satıyordu.)
Hemen Yorum Yaz