Underdog İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Underdog İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Underdog Nedir?


Underdog, Türkçe karşılığıyla “dışlanmış” veya “azınlıkta olan” anlamlarına gelmektedir. Underdog terimi, genellikle bir yarışma veya mücadelede, başlangıçta kazanma olasılığı daha düşük olan tarafa verilen isimdir.

Örnek Cümleler:


1. Although they were the underdogs, they managed to win the championship. (Onlar azınlıktaydılar ama yine de şampiyonluğu kazanmayı başardılar.)
2. The underdog team is working hard to improve their game. (Azınlıkta olan takım oyunlarını geliştirmek için sıkı çalışıyor.)
3. He always roots for the underdog, no matter who’s playing. (O her zaman oynayan kim olursa olsun azınlıktaki takıma destek verir.)
4. The underdog candidate surprised everyone by winning the election. (Azınlıktaki aday seçimi kazanarak herkesi şaşırttı.)
5. In the movie, the underdog hero overcomes all the odds to save the day. (Filmin kahramanı, azınlıktaki kişi olarak tüm zorlukları aşarak günü kurtarıyor.)
6. Despite being the underdog, he never gave up and kept fighting. (Azınlıkta olmasına rağmen, hiç vazgeçmedi ve mücadeleye devam etti.)
7. The underdog team’s victory was a surprise to everyone. (Azınlıkta olan takımın zaferi herkes için bir sürprizdi.)
8. The underdog player proved everyone wrong with his outstanding performance. (Azınlıkta olan oyuncu, mükemmel performansıyla herkesi yanılttı.)
9. The underdog story inspired many people to never give up on their dreams. (Azınlıkta olan hikaye, birçok insanın hayallerinden asla vazgeçmemesi için ilham verdi.)
10. Even though they were the underdogs, they played with confidence and determination. (Azınlıkta olsalar da, özgüvenli ve kararlı bir şekilde oynadılar.)
11. The underdog team’s coach motivated his players to believe in themselves. (Azınlıkta olan takımın antrenörü, oyuncularına kendilerine inanmaları için motive etti.)
12. The underdog athlete shocked the world by breaking the world record. (Azınlıkta olan sporcu, dünya rekorunu kırarak dünyayı şaşırttı.)
13. The underdog company became a major player in the industry after years of hard work. (Azınlıkta olan şirket, yıllarca sıkı çalışma sonucunda sektörde büyük bir oyuncu haline geldi.)
14. Despite the odds, the underdog team never lost hope. (Zorluklara rağmen, azınlıkta olan takım asla umudunu kaybetmedi.)
15. The underdog story resonates with many people who have faced challenges in their lives. (

  1. The underdog story resonates with many people who have faced challenges in their lives. (Azınlıkta olan hikaye, hayatlarında zorluklarla karşılaşan birçok insanla özdeşleşir.)
  2. The underdog player’s perseverance paid off when he finally scored the winning goal. (Azınlıkta olan oyuncunun azmi, sonunda kazanan golü attığında ödülünü aldı.)
  3. The underdog team’s fans were ecstatic when they won the game. (Azınlıkta olan takımın taraftarları, oyunu kazandıklarında coşkuyla sevindiler.)
  4. The underdog story teaches us that anything is possible if we believe in ourselves. (Azınlıkta olan hikaye bize, kendimize inanırsak her şeyin mümkün olduğunu öğretir.)
  5. The underdog team’s victory was a testament to their hard work and dedication. (Azınlıkta olan takımın zaferi, sıkı çalışma ve özverinin bir kanıtıydı.)
  6. The underdog movie became a classic because it touched the hearts of so many people. (Azınlıkta olan film, birçok insanın kalbini dokunduğu için bir klasik haline geldi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.