Uncouthly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Uncouthly
Uncouthly, Türkçe karşılığıyla “kaba bir şekilde” anlamına gelir. Aşağıda bu kelimenin kullanımına örnek teşkil edecek 20 cümle bulabilirsiniz.
- She uncouthly interrupted the speaker. (O, konuşmacıyı kaba bir şekilde keserek konuştu.)
- He uncouthly pushed his way through the crowd. (O, kalabalığın içinden kaba bir şekilde iterek yol aldı.)
- The man uncouthly ate with his mouth open. (Adam, ağzını açık bir şekilde kaba bir şekilde yemek yedi.)
- The children uncouthly pushed and shoved each other. (Çocuklar birbirlerini kaba bir şekilde itip kakıştılar.)
- She uncouthly insulted her boss in front of everyone. (O, herkesin önünde patronuna kaba bir şekilde hakaret etti.)
- The guests uncouthly left their trash on the floor. (Misafirler, çöplerini kaba bir şekilde yerde bıraktılar.)
- He uncouthly burped at the dinner table. (O, akşam yemeği masasında kaba bir şekilde geğirdi.)
- She uncouthly belittled her coworkers. (O, iş arkadaşlarını kaba bir şekilde aşağıladı.)
- The man uncouthly scratched his rear end in public. (Adam, kaba bir şekilde açık alanda arkasını kaşıdı.)
- The teenager uncouthly slammed the door shut. (Genç, kapıyı kaba bir şekilde çarparak kapattı.)
- She uncouthly chewed with her mouth open. (O, ağzını açık bir şekilde kaba bir şekilde çiğnedi.)
- The driver uncouthly cut off other drivers on the highway. (Sürücü, otoyolda diğer sürücüleri kaba bir şekilde keserek ilerledi.)
- He uncouthly spat on the sidewalk. (O, kaldırıma kaba bir şekilde tükürdü.)
- The woman uncouthly made fun of her neighbor’s appearance. (Kadın, komşusunun görünümüyle kaba bir şekilde alay etti.)
- The athlete uncouthly taunted his opponents. (Sporcu, rakiplerine kaba bir şekilde alay etti.)
- She uncouthly ignored her friend’s feelings. (O, arkadaşının hislerini kaba bir şekilde görmezden geldi.)
- The man uncouthly farted in the elevator. (Adam, asansörde kaba bir şekilde gaz çıkardı.)
- The children uncouthly threw rocks at the passing cars. (Çocuklar, geçen arabalara kaba bir şekilde taş attılar.)
- She uncouthly interrupted the movie with her loud talking. (O, yüksek sesle konuşarak filmi kaba bir şekilde kesti.)
- The man uncouthly scratched his groin in public. (Adam, açık alanda kaba bir şekilde kasıklarını kaşıdı.)
- She uncouthly barged into the conversation without any invitation. (O, hiç davet edilmeden konuşmaya kaba bir şekilde dahil oldu.)
- The customer uncouthly yelled at the waiter for a minor mistake. (Müşteri, küçük bir hatadan dolayı garsona kaba bir şekilde bağırdı.)
- He uncouthly snorted and wiped his nose on his sleeve. (O, kaba bir şekilde burnunu çekip koluyla silme yaptı.)
- The teenager uncouthly used foul language in front of his parents. (Genç, ebeveynleri önünde kaba bir şekilde küfür etti.)
- She uncouthly talked over her colleague during a team meeting. (O, takım toplantısında meslektaşını kaba bir şekilde konuşarak susturdu.)
- The man uncouthly littered the park with his trash. (Adam, parkı kaba bir şekilde çöpüyle kirletti.)
- The woman uncouthly pushed her way to the front of the line. (Kadın, kuyruğun önüne kaba bir şekilde iterek geldi.)
- The student uncouthly interrupted the teacher’s lesson with irrelevant questions. (Öğrenci, dersin önemli olmayan sorularıyla kaba bir şekilde dersi kesintiye uğrattı.)
- He uncouthly made inappropriate jokes at the funeral. (O, cenazede uygunsuz şakalar yapıp kaba bir şekilde davrandı.)
- The teenager uncouthly shoved his little brother out of the way. (Genç, küçük kardeşini kaba bir şekilde iterek yoldan çıkardı.)
Hemen Yorum Yaz