Uncontainable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Uncontainable İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Uncontainable Nedir?

Uncontainable, kontrol edilemeyen, yönetilemeyen, sınırlanamayan anlamlarına gelir. Bir şeyin bir sınırı, kısıtı veya engeli olmadığını ifade eder.

Örnek Cümleler:

  1. The child’s energy was uncontainable, he ran around the park all day. (Çocuğun enerjisi kontrol edilemezdi, tüm gün parkta koştu.)
  2. The wildfire was uncontainable, it burned down everything in its path. (Yangın kontrol edilemezdi, yolunda her şeyi yaktı.)
  3. His laughter was uncontainable, it filled the entire room. (Kahkahası sınırlanamazdı, tüm odanın içini doldurdu.)
  4. The virus was uncontainable, it spread rapidly throughout the city. (Virüs kontrol edilemezdi, hızla şehirde yayıldı.)
  5. The athlete’s speed was uncontainable, he broke the world record. (Sporcunun hızı kontrol edilemezdi, dünya rekorunu kırdı.)
  6. Her creativity was uncontainable, she came up with new ideas every day. (Yaratıcılığı sınırlanamazdı, her gün yeni fikirler ortaya çıkarıyordu.)
  7. The excitement in the crowd was uncontainable when their team won. (Takımları kazandığında kalabalıktaki heyecan kontrol edilemezdi.)
  8. The company’s growth was uncontainable, they expanded to new markets. (Şirketin büyümesi kontrol edilemezdi, yeni pazarlara genişlediler.)
  9. The emotions in the room were uncontainable, everyone was crying. (Odadaki duygular sınırlanamazdı, herkes ağlıyordu.)
  10. The noise from the concert was uncontainable, it could be heard from miles away. (Konserdeki gürültü sınırlanamazdı, mil ötesinden duyulabilirdi.)
  11. The excitement in the dog was uncontainable when its owner came home. (Köpeğin heyecanı kontrol edilemezdi, sahibi eve geldiğinde.)
  12. The joy in the little girl’s face was uncontainable when she saw the presents. (Küçük kızın yüzündeki sevinç kontrol edilemezdi, hediyeleri gördüğünde.)
  13. The anger in the man’s voice was uncontainable when he talked about his ex-wife. (Adamın sesindeki öfke sınırlanamazdı, eski karısı hakkında konuştuğunda.)
  14. The beauty of the sunset was uncontainable, it took everyone’s breath away. (Güneşin batışının güzelliği kontrol edilemezdi, herkesin nefesini kesti.)
  15. The excitement in the children’s eyes was uncontainable on the first day of school. (Çocukların gözlerindeki heyecan kontrol edilemezdi, okulun ilk gününde.)
  16. The waves were uncontainable, they crashed against the shore with great force. (Dalgalar kontrol edilemezdi,

kıyıya büyük bir güçle vuruyordu.)
17. The artist’s talent was uncontainable, he created masterpieces one after another. (Sanatçının yeteneği sınırlanamazdı, birbirinden harika eserler yarattı.)

  1. The love between the couple was uncontainable, they couldn’t keep their hands off each other. (Çift arasındaki aşk kontrol edilemezdi, birbirlerinden elini çekemiyorlardı.)
  2. The excitement in the crowd was uncontainable when the performer took the stage. (Sanatçı sahneye çıktığında, kalabalıktaki heyecan kontrol edilemezdi.)
  3. The potential for success was uncontainable, the sky was the limit. (Başarı potansiyeli sınırlanamazdı, gökyüzüne kadar uzanıyordu.)

(Türkçe anlamlarıyla birlikte örnek cümleler verilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.