Unblemished İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unblemished İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Unblemished kelimesinin Türkçe anlamı:


Unblemished, Türkçe’de “lekeli olmayan, kusursuz” anlamına gelir.

Örnek cümleler:

  1. She had an unblemished record of never missing a day of work. (O, işe hiçbir zaman gitmeme konusunda kusursuz bir sicile sahipti.)
  2. The painting was unblemished and looked as if it was just painted. (Tablo lekesizdi ve sanki yeni boyanmış gibiydi.)
  3. The athlete’s unblemished performance earned her a gold medal. (Sporcu kusursuz performansıyla altın madalya kazandı.)
  4. The company’s unblemished reputation was ruined by the scandal. (Skandal, şirketin kusursuz itibarını mahvetti.)
  5. He had an unblemished driving record until he got a speeding ticket. (O, hızlı sürüş cezası alana kadar kusursuz bir sürüş siciline sahipti.)
  6. Her unblemished beauty was the talk of the town. (Onun kusursuz güzelliği, kasabanın konuşma konusu oldu.)
  7. The hotel had an unblemished safety record. (Otelin kusursuz bir güvenlik sicili vardı.)
  8. The surgeon’s unblemished success rate made him one of the most sought-after in his field. (Cerrahın kusursuz başarı oranı, onu alanında en çok arananlardan biri yaptı.)
  9. The unblemished sky was a perfect shade of blue. (Leke olmayan gökyüzü mükemmel bir mavi renkteydi.)
  10. The singer’s unblemished voice filled the concert hall. (Şarkıcının lekesiz sesi, konser salonunu doldurdu.)
  11. The company’s unblemished financial history gave investors confidence. (Şirketin kusursuz finansal geçmişi, yatırımcılara güven verdi.)
  12. The unblemished surface of the lake reflected the surrounding mountains. (Gölün lekesiz yüzeyi, çevresindeki dağları yansıttı.)
  13. The unblemished white dress was the bride’s dream. (Leke olmayan beyaz elbise, gelinin hayalidir.)
  14. The quarterback had an unblemished record of never throwing an interception. (Oyun kurucunun hiçbir zaman top kaybetmemesi konusunda kusursuz bir sicili vardı.)
  15. The unblemished apple looked too perfect to be real. (Lekesiz elma, gerçek olamayacak kadar mükemmeldi.)
  16. The unblemished diamond was worth millions of dollars. (Lekesiz elmas milyonlarca dolara değerdi.)
  17. The lawyer’s unblemished reputation in the courtroom made her a formidable opponent. (Avukatın mahkemede kusursuz itibarı, onu korkunç bir rakip haline getirdi.)
  18. The unblemished snow-covered landscape was breathtaking. (Leke olmayan karla kaplı manzara nefes kesiciydi.)
    19

. The unblemished pottery was a testament to the skill of the artist. (Lekesiz çömlek, sanatçının yeteneğinin bir kanıtıydı.)
20. The unblemished relationship between the two countries was a model for others to follow. (İki ülke arasındaki kusursuz ilişki, diğerleri için örnek bir modeldi.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.