Tutelage İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tutelage İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tutelage

Tutelage, bir kişinin ya da kurumun başka bir kişi ya da kurumu yönetmek, eğitmek, kontrol etmek veya korumak için üstlenmiş olduğu görev veya sorumluluktur.

1. The young artist was under the tutelage of a famous painter. (Genç sanatçı ünlü bir ressamın himayesindeydi.)
2. The company’s CEO appointed a senior executive to provide tutelage to the new managers. (Şirketin CEO’su yeni yöneticilere yol göstermek için bir üst düzey yönetici atadı.)
3. The teacher provided tutelage to her students to help them prepare for the exam. (Öğretmen, öğrencilerinin sınav için hazırlanmalarına yardımcı olmak için onlara öğretim verdi.)
4. The coach took the player under his tutelage and helped him improve his skills. (Antrenör oyuncuyu himayesine aldı ve becerilerini geliştirmesine yardımcı oldu.)
5. The business mogul took his son under his tutelage to groom him as his successor. (İş kralı oğlunu yerine gelecek birisi olarak yetiştirmek için himayesine aldı.)
6. The mentor provided tutelage to his mentee on how to write a good research paper. (Mentör öğrencisine nasıl iyi bir araştırma makalesi yazılacağı konusunda öğretim verdi.)
7. The government appointed a committee to provide tutelage to the underprivileged communities. (Hükümet dezavantajlı topluluklara yol göstermek için bir komite atadı.)
8. The judge appointed a guardian to provide tutelage to the orphaned child. (Yargıç yetim çocuğa himaye sağlamak için bir vası atadı.)
9. The experienced employee provided tutelage to the new hires on company policies and procedures. (Deneyimli çalışan şirket politikaları ve prosedürleri konusunda yeni işe alımlara öğretim verdi.)
10. The coach was responsible for the tutelage and development of the team. (Antrenör takımın himayesi ve gelişiminden sorumluydu.)
11. The famous singer was under the tutelage of a vocal coach to improve her performance. (Ünlü şarkıcı performansını geliştirmek için bir ses eğitmeninin himayesindeydi.)
12. The company provided tutelage to its employees on workplace safety and health. (Şirket çalışanlarına iş yeri güvenliği ve sağlığı konusunda öğretim verdi.)
13. The university provided tutelage to its students on academic writing and research. (Üniversite öğrencilerine akademik yazma ve araştırma konusunda öğretim verdi.)
14. The NGO provided tutelage to the villagers on sustainable farming practices. (Sivil toplum kuruluşu sürdürülebilir tarım uygulamaları konusunda köylülere öğretim verdi.)
15. The mentor provided tutelage to the mentee on effective communication skills. (Mentör öğrencisine etkili ileti

şim becerileri konusunda öğretim verdi.)
16. The teacher provided tutelage to the student with special needs to ensure their academic success. (Öğretmen özel ihtiyaçları olan öğrenciye akademik başarılarını sağlamak için öğretim verdi.)

17. The coach provided tutelage to the team on teamwork and leadership skills. (Antrenör takıma takım çalışması ve liderlik becerileri konusunda öğretim verdi.)
18. The manager provided tutelage to the employees on conflict resolution and effective communication. (Yönetici çalışanlara çatışma çözme ve etkili iletişim konusunda öğretim verdi.)
19. The senior employee provided tutelage to the interns on company culture and values. (Üst düzey çalışan stajyerlere şirket kültürü ve değerleri konusunda öğretim verdi.)
20. The principal provided tutelage to the teachers on effective teaching strategies and student engagement. (Müdür öğretmenlere etkili öğretme stratejileri ve öğrenci katılımı konusunda öğretim verdi.)