Tubby İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı
Tubby İle İlgili Cümleler
Türkçe anlamı: Tombul, şişman
- The cat looked very tubby after eating so much fish. (Kedi, çok balık yedikten sonra çok şişman görünüyordu.)
- I need to lose weight because I don’t want to be tubby anymore. (Artık tombul olmak istemediğim için kilo vermem gerekiyor.)
- The little boy’s cheeks were so tubby, it was adorable. (Küçük çocuğun yanakları çok tombuldu, çok sevimliydi.)
- My aunt makes the best tubby pancakes with lots of syrup. (Teyzem, bol miktarda şuruplu en iyi tombik pankekleri yapar.)
- The tubby raccoon was having a feast in the trash can. (Tombul rakun, çöp kutusunda ziyafet çekiyordu.)
- The puppy was so tubby, it couldn’t even walk properly. (Yavru köpek o kadar tombuldu ki düzgün yürüyemiyordu.)
- I bought a tubby teddy bear for my niece’s birthday. (Yeğenimin doğum günü için tombik bir oyuncak ayı aldım.)
- The tubby squirrel was stuffing its cheeks with nuts. (Tombul sincap, yanaklarını fındıklarla dolduruyordu.)
- I used to be tubby when I was younger, but I’ve since lost weight. (Gençken tombuldum ama o zamandan beri kilo verdim.)
- The tubby seal looked content sunbathing on the beach. (Tombul fok, plajda güneşlenirken mutlu görünüyordu.)
- My mom always used to call me her little tubby bunny when I was a kid. (Çocukken annem beni her zaman küçük tombik tavşanı olarak çağırırdı.)
- The tubby pig was rolling around in the mud. (Tombul domuz, çamurda yuvarlanıyordu.)
- The tubby hamster was running on its wheel. (Tombul hamster, çarkında koşuyordu.)
- I made a delicious tubby lasagna with lots of cheese. (Bol peynirli lezzetli bir tombik lazanya yaptım.)
- The tubby elephant was enjoying a bath in the river. (Tombul fil, nehirde bir banyodan keyif alıyordu.)
- The tubby penguin waddled around on the ice. (Tombul penguen, buzda yürürken sendeledi.)
- The little girl’s tubby fingers struggled to tie her shoes. (Küçük kızın tombul parmakları ayakkabılarını bağlamakta zorlandı.)
- The tubby horse grazed on the grass in the field. (Tombul at, çayırda otlatıyordu.)
- I bought a tubby cactus, but it didn’t seem very healthy. (Tombul bir kaktüs aldım ama çok sağlıklı görünmüyordu.)
- The tubby baby giggled as she played with her toys.
(Tombul bebek oyuncaklarıyla oynarken kıkırdadı.)
Note: “Tubby” kelimesi genellikle hayvanlar veya çocuklar için kullanılır, kişiler için kullanımı daha az yaygındır.
Hemen Yorum Yaz