Trivial İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Trivial İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Trivial Nedir?

Trivial, Türkçe anlamı olarak önemsiz, sıradan veya basit anlamına gelir. Bir şeyin önemsiz veya basit olması, onun önemsiz olduğu anlamına gelmez, ancak daha az karmaşık veya daha az önemli olabilir.

Örnek Cümleler:

  1. I know it may seem trivial, but remember to pack your toothbrush. (Basit görünebilir ama diş fırçanı almayı unutma.)
  2. She dismissed his concerns as trivial and unimportant. (O, endişelerini önemsiz ve önemsiz olarak reddetti.)
  3. The professor found it trivial to solve the math problem. (Profesör, matematik sorununu çözmeyi basit buldu.)
  4. The trivial details of everyday life can often be the most important. (Günlük yaşamın önemsiz detayları genellikle en önemli olanlardır.)
  5. It’s easy to get lost in trivialities and lose sight of the big picture. (Trivialitelerde kaybolmak ve büyük resmi gözden kaçırmak kolaydır.)
  6. The team won the game, but it was a trivial victory against a weaker opponent. (Takım, maçı kazandı, ancak daha zayıf bir rakibe karşı önemsiz bir zaferdi.)
  7. The problem was so trivial that he solved it in a matter of minutes. (Sorun o kadar basitti ki, birkaç dakika içinde çözdü.)
  8. Sometimes the most trivial things can bring the greatest joy. (Bazen en önemsiz şeyler en büyük mutluluğu getirebilir.)
  9. Don’t overlook the trivial details when planning your trip. (Seyahatinizi planlarken önemsiz detayları göz ardı etmeyin.)
  10. The trivial differences between the two products made it hard to choose. (İki ürün arasındaki önemsiz farklar seçimi zorlaştırdı.)
  11. She was bored by the trivial conversation at the party. (Partideki önemsiz konuşmalardan sıkıldı.)
  12. The professor believed that even the most trivial research could have practical applications. (Profesör, en önemsiz araştırmaların bile pratik uygulamaları olabileceğine inanıyordu.)
  13. Sometimes it’s the trivial things that make all the difference. (Bazen her şeyi değiştiren şeyler en önemsiz olanlardır.)
  14. The company’s financial problems were caused by a series of trivial errors. (Şirketin mali sorunları bir dizi önemsiz hatadan kaynaklandı.)
  15. He was criticized for focusing too much on trivial matters and ignoring the bigger issues. (O, önemsiz konulara fazla odaklanmak ve daha büyük konuları görmezden gelmekle eleştirildi.)
  16. The trivial pursuit of material possessions often leads to unhappiness. (Mal varlıklarının önemsiz peşinde koşmak genellikle mutsuzluğa yol açar.)
  17. The author’s attention to trivial details made the story come alive. (Yazarın önemsiz det

aylara verdiği önem hikayeyi canlandırdı.)
18. The disagreement was over a trivial matter, but it escalated quickly. (Anlaşmazlık önemsiz bir konu üzerineydi, ancak hızla büyüdü.)

  1. She was surprised by how much the trivial comment hurt her feelings. (Önemsiz bir yorumun duygularını ne kadar incittiğine şaşırdı.)
  2. The solution to the problem was so trivial that they had overlooked it at first. (Sorunun çözümü o kadar basitti ki, önce gözden kaçırmışlardı.)

(Her cümle sonrasında Türkçe karşılık yazılmıştır.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.