Triumphantly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Triumphantly İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Triumphantly Nedir?

Triumphantly, “zaferle, başarıyla, gururla” gibi anlamlara gelen bir zarftır. Bir kişinin ya da bir şeyin kazançla sonuçlanan bir eylemi gerçekleştirdiğinde ya da bir zafer elde ettiğinde hissettiği duyguları ifade etmek için kullanılır.

Örnek Cümleler:

  1. She walked triumphantly onto the stage, receiving a standing ovation from the audience. (O sahneye zaferle yürüdü ve seyircilerden ayakta alkış aldı.)
  2. The football team celebrated triumphantly after winning the championship. (Futbol takımı şampiyonluğu kazandıktan sonra gururla kutlama yaptı.)
  3. He finished his project triumphantly, earning high praise from his boss. (Patronundan yüksek övgü alan projesini zaferle tamamladı.)
  4. The soldiers returned from the battle triumphantly, having defeated the enemy. (Askerler düşmanı yenerek zaferle savaştan döndüler.)
  5. The artist smiled triumphantly as his painting was sold for a record price. (Tablosu rekor bir fiyata satılınca sanatçı gururla gülümsedi.)
  6. She raised her arms triumphantly after crossing the finish line first. (İlk sırayı alarak finiş çizgisini geçince kollarını zaferle kaldırdı.)
  7. The CEO announced the company’s triumphantly successful quarter to the shareholders. (CEO hissedarlarına şirketin başarılı çeyreğini zaferle açıkladı.)
  8. The team triumphantly emerged from the locker room, ready to play the championship game. (Takım, şampiyonluk maçı için hazır olarak soyunma odasından gururla çıktı.)
  9. The student felt triumphantly relieved after acing the final exam. (Öğrenci, final sınavını başarıyla geçtiği için gururla rahatladı.)
  10. The entrepreneur triumphantly announced the launch of his new business venture. (Girişimci, yeni iş girişimini zaferle duyurdu.)
  11. The team captain raised the championship trophy triumphantly, signaling their victory. (Takım kaptanı, şampiyonluk kupasını zaferle kaldırarak zaferlerini kutladı.)
  12. The politician spoke triumphantly after winning the election, promising change. (Seçimleri kazanarak zafer kazanan politikacı, değişim vaadiyle gururla konuştu.)
  13. The actor triumphantly accepted his award for best performance. (En iyi performans için ödül kazanan oyuncu, gururla ödülünü aldı.)
  14. The author finished writing his novel triumphantly, feeling a sense of accomplishment. (Romanını yazmayı zaferle tamamlayan yazar, bir başarı hissi yaşadı.)
  15. The athlete triumphantly set a new world record in the high jump. (Atlet, yüksek atlama dalında yeni bir dünya rekoru kırarak gururla
  1. The team marched triumphantly in the parade, proudly displaying their championship banner. (Takım, şampiyonluk pankartlarını gururla taşıyarak zaferle geçit töreninde yürüdü.)
  2. The entrepreneur triumphantly overcame all obstacles and succeeded in his business. (Girişimci, tüm engelleri zaferle aşarak işinde başarılı oldu.)
  3. The conductor lifted his baton triumphantly as the orchestra performed the final note. (Orkestra son notayı çaldığında şef, zaferle batonunu kaldırdı.)
  4. The student council president announced the triumphantly successful fundraising event. (Öğrenci konseyi başkanı, başarılı bir bağış toplama etkinliğini zaferle açıkladı.)
  5. The mountaineer stood triumphantly at the top of the mountain, having completed a challenging climb. (Dağcı, zorlu bir tırmanışı başarıyla tamamlayarak zaferle dağın tepesinde durdu.)

(Türkçe çeviriler mavi renkte belirtilmiştir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.