Transgressor İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Transgressor İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Transgressor Nedir?

Transgressor, yasaları veya kuralları ihlal eden veya suç işleyen kişi anlamına gelir.

Örnek cümleler:

1. The transgressor was caught stealing from the store. (Suçlu mağazadan çalmakla suçlandı.)
2. She was labeled a transgressor after she was caught cheating on the exam. (Sınavda kopya çekerken yakalandıktan sonra suçlu olarak etiketlendi.)
3. The transgressor was fined for breaking the speed limit. (Hız limitini aşmak için cezalandırıldı.)
4. He was considered a transgressor for his involvement in the illegal gambling ring. (Yasadışı kumar çetesine dahil olduğu için suçlu olarak kabul edildi.)
5. The company fired the transgressor for embezzling money from the business. (Şirket, işten para çalması nedeniyle suçlu olan kişiyi kovdu.)
6. The transgressor was sentenced to prison for his role in the drug trafficking operation. (Uyuşturucu kaçakçılığı operasyonundaki rolü nedeniyle hapise mahkum edildi.)
7. It is important to hold transgressors accountable for their actions. (Eylemleri için suçlu olanları sorumlu tutmak önemlidir.)
8. The transgressor pleaded guilty to the charges of assault and battery. (Darp ve saldırı suçlamalarında suçlu olduğunu kabul etti.)
9. The transgressor was banned from the casino for cheating at cards. (Kart hileleri yaptığı için kumarhaneden yasaklandı.)
10. The company had a strict policy against transgressors and would not tolerate any illegal activities. (Şirket, suçlu kişilere karşı katı bir politikaya sahipti ve herhangi bir yasadışı faaliyeti tolere etmeyecekti.)
11. The transgressor was remorseful for his actions and vowed to turn his life around. (Eylemleri için pişman olan suçlu, hayatını değiştirmeye söz verdi.)
12. The court ordered the transgressor to pay restitution to the victim of his crime. (Mahkeme, suçunun kurbanına tazminat ödemesini emretti.)
13. The transgressor had a history of run-ins with the law. (Suçlu, yasal sorunlarla tarihi vardı.)
14. The transgressor was caught red-handed and could not deny his involvement in the crime. (Suçüstü yakalandı ve suçla ilgili rolünü inkar edemedi.)
15. The transgressor’s actions had a negative impact on those around him. (Suçlu kişinin eylemleri, çevresindekiler üzerinde olumsuz bir etkiye sahipti.)
16. The transgressor was sentenced to community service for his crime. (Suçunun cezası olarak, toplum hizmeti yapması emredildi.)
17. The company implemented stricter measures to prevent transgressions in the workplace. (Şirket, işyerinde suç işlemeyi önlemek için daha sıkı önlemler aldı.)
18. The

18. The transgressor’s behavior was unacceptable and he was immediately terminated from his job. (Suçlunun davranışı kabul edilemezdi ve hemen işinden kovuldu.)
19. The police were able to identify the transgressor through surveillance footage. (Polis, gözetim kamerası görüntüleri sayesinde suçluyu tespit edebildi.)
20. The judge showed no leniency towards the transgressor and handed down a harsh sentence. (Yargıç, suçlu kişiye karşı hiçbir merhamet göstermedi ve sert bir ceza verdi.)

(Türkçe çeviriler kalın ve siyah yazılmıştır.)