Moronism, Moronity İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Moronism, Moronity İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Moronism ve Moronity İle İlgili İngilizce Cümle Örnekleri

Moronism, “aptalca veya mantıksız davranışlar sergileme eğilimi” anlamına gelir. Moronity ise “aptallık durumu” olarak tanımlanabilir.

  1. His constant moronic behavior made it impossible for anyone to take him seriously. (Sürekli aptalca davranışları, kimseyi ciddiye almaya imkan vermedi.)
  2. The politician’s moronic statement drew widespread criticism. (Politikacının aptalca sözleri, geniş çaplı eleştirilere yol açtı.)
  3. The moronic decision to cut funding for education will have long-term consequences. (Eğitim için fon kesme aptalca bir karar ve uzun vadeli sonuçları olacak.)
  4. I refuse to listen to any more of your moronic excuses. (Aptalca bahanelerini dinlemeyeceğim.)
  5. It’s hard to believe that someone with such moronic tendencies could hold such an important position. (Böylesine aptalca eğilimleri olan birinin bu kadar önemli bir pozisyonda olması inanılmaz.)
  6. Her moronic behavior at the party caused everyone to feel embarrassed. (Partideki aptalca davranışları, herkesi utanmış hissettirdi.)
  7. The coach’s moronic decision to bench his star player cost them the game. (Koçun, yıldız oyuncusunu yedekte tutma aptalca kararı, onlara oyunu kaybettirdi.)
  8. His moronity was evident in the way he struggled to solve even the simplest of problems. (Aptallığı, en basit problemleri bile çözmekte zorlanmasıyla belli oluyordu.)
  9. I can’t believe I used to date someone with such moronic ideas. (Böylesine aptalca fikirlere sahip biriyle çıktığımı hayretle düşünüyorum.)
  10. The moronic behavior of some fans after the game led to a confrontation with the opposing team’s supporters. (Oyun sonrası bazı taraftarların aptalca davranışları, rakip takımın taraftarlarıyla bir çatışmaya neden oldu.)
  11. The company’s moronic decision to ignore customer complaints resulted in a significant drop in sales. (Müşteri şikayetlerini görmezden gelme aptalca kararı, satışlarda önemli bir düşüşe neden oldu.)
  12. His moronic sense of humor never failed to make his friends groan. (Aptalca mizah anlayışı, arkadaşlarını her zaman inlemeye sevk etti.)
  13. The professor’s moronic teaching style made it difficult for students to grasp the material. (Profesörün aptalca öğretim tarzı, öğrencilerin konuyu kavramasını zorlaştırdı.)
  14. The moronic decision to drive under the influence of alcohol resulted in a car accident. (Alkollü araç kullanma aptalca kararı, bir araba kazasına neden oldu.)
  15. Her moronic behavior in class was a constant source of distraction for

her classmates. (Sınıftaki aptalca davranışları, diğer sınıf arkadaşlarının sürekli dikkatini dağıtıyordu.)
16. The CEO’s moronic decision to invest in a failing company proved to be a costly mistake. (CEO’nun, başarısız bir şirkete yatırım yapma aptalca kararı, pahalı bir hata olduğunu kanıtladı.)

  1. The comedian’s moronic jokes fell flat with the audience. (Komedyenin aptalca şakaları, izleyiciler tarafından beğenilmedi.)
  2. The company’s moronic dress code policy was met with resistance from employees. (Şirketin aptalca kılık kıyafet politikası, çalışanlardan dirençle karşılandı.)
  3. The teacher’s moronic mistake on the exam caused students to question their education. (Öğretmenin sınavda yaptığı aptalca hata, öğrencilerin eğitimlerine güvenlerini sorgulamalarına neden oldu.)
  4. The moronity of the situation was evident to everyone except the person causing it. (Durumun aptallığı, ona neden olan kişi dışında herkes tarafından açıkça görülebiliyordu.)

(Moronizm ve Moronite, olumsuz bir şekilde değerlendirilen bir davranış, düşünce ve durumu ifade eder. Bu kelimeler, yargılayıcı bir anlam taşıdığından, kullanımında dikkatli olunması gerekmektedir.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.