Totally İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Totally İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Totally

Totally, tamamen veya kesinlikle anlamına gelen bir İngilizce kelime.

Örnek Cümleler:

  1. I am totally exhausted after running a marathon. (Ben maraton koştuktan sonra tamamen yorgunum.)
  2. She totally forgot her keys at home. (O, anahtarlarını tamamen evde unuttu.)
  3. I am totally in love with my new car. (Benim yeni arabama tamamen aşık oldum.)
  4. He totally aced the exam. (O, sınavda tamamen başarılı oldu.)
  5. The movie was totally boring. (Film tamamen sıkıcıydı.)
  6. I am totally against animal cruelty. (Ben hayvanların kötü muamele görmesine tamamen karşıyım.)
  7. She totally deserves that promotion. (O, o terfiyi tamamen hak ediyor.)
  8. I am totally into jazz music these days. (Son zamanlarda tamamen caz müziğe merak saldım.)
  9. He totally destroyed his opponent in the boxing match. (O, boksta rakibini tamamen yok etti.)
  10. The project is totally feasible within the given timeline. (Proje, verilen süre içinde tamamen mümkündür.)
  11. The book was totally gripping from start to finish. (Kitap, baştan sona kadar tamamen sürükleyiciydi.)
  12. I am totally addicted to coffee. (Ben kahveye tamamen bağımlıyım.)
  13. She totally nailed the presentation. (O, sunumu tamamen başardı.)
  14. The food was totally delicious. (Yemekler tamamen lezzetliydi.)
  15. I am totally in favor of reducing carbon emissions. (Ben karbon salınımını azaltmaya tamamen destek veriyorum.)
  16. He totally ignored my advice and ended up in trouble. (O, benim tavsiyemi tamamen görmezden geldi ve başı belaya girdi.)
  17. The new album is totally different from their previous work. (Yeni albüm, önceki çalışmalarından tamamen farklıdır.)
  18. I am totally convinced that she is the right person for the job. (O, iş için doğru kişi olduğuna tamamen ikna oldum.)
  19. She was totally surprised by the birthday party. (Doğum günü partisinden tamamen şaşırdı.)
  20. The company’s decision was totally unethical. (Şirketin kararı tamamen etik dışıydı.)
  1. I am totally confident in my abilities to succeed. (Başarılı olma konusundaki yeteneklerime tamamen güveniyorum.)
  2. He was totally unprepared for the exam and failed. (Sınava tamamen hazırlıksızdı ve başarısız oldu.)
  3. The concert was totally worth the ticket price. (Konser, bilet fiyatını tamamen hak ediyordu.)
  4. I am totally opposed to discrimination in any form. (Herhangi bir şekilde ayrımcılığa tamamen karşıyım.)
  5. She was totally overwhelmed with joy when she got the news. (O, haberleri aldığında tamamen sevinçten coştu.)
  6. The storm totally destroyed the small town. (Fırtına, küçük kasabayı tamamen yıktı.)
  7. I am totally aware of the risks involved in this decision. (Bu kararın içindeki risklerin tamamen farkındayım.)
  8. He was totally engrossed in his book and didn’t notice the time passing. (O, kitabına tamamen dalmış ve zamanın nasıl geçtiğini fark etmedi.)
  9. The team was totally unified in their efforts to win the championship. (Takım, şampiyonluğu kazanmak için tamamen birleşikti.)
  10. I am totally grateful for all the help you’ve given me. (Bana verdiğin tüm yardımlar için tamamen minnettarım.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.