Tint İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tint İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Tint İle İlgili Cümleler

Türkçe Anlamı: Tonlama, renklendirme işlemi yapmak için kullanılan solüsyon, boya veya film.

  1. I need to add a tint of blue to this paint to get the color I want. (Bu boyaya istediğim rengi elde etmek için biraz mavi ton katmam gerekiyor.)
  2. The car windows have a dark tint to protect the passengers from the sun. (Araba camları, yolcuları güneşten korumak için koyu bir renkle kaplıdır.)
  3. She applied a tint of red lipstick before leaving the house. (Evinde çıkmadan önce biraz kırmızı ruj sürdü.)
  4. The movie had a blue tint throughout to create a cold and sad atmosphere. (Film boyunca soğuk ve üzücü bir atmosfer yaratmak için mavi bir ton kullanıldı.)
  5. The tint on the sunglasses made everything look darker. (Güneş gözlüklerindeki renklendirme, her şeyi daha koyu gösterdi.)
  6. The photo has a yellowish tint due to its age. (Fotoğrafın yaşından dolayı sarımsı bir tonu var.)
  7. The artist added a tint of green to the painting to represent nature. (Sanatçı, doğayı temsil etmek için resme biraz yeşil ton kattı.)
  8. The windows of the office building have a light tint to reduce glare. (Ofis binasının pencereleri parlamayı azaltmak için hafif bir tonla kaplıdır.)
  9. The camera’s lens filter adds a warm tint to the pictures. (Kameranın lens filtresi, fotoğraflara sıcak bir ton katıyor.)
  10. She wore glasses with a purple tint that matched her dress. (Elbisesiyle uyumlu mor bir tonlu gözlük taktı.)
  11. The tint of the sky changed from pink to orange as the sun set. (Güneş battıkça gökyüzü rengi pembemsi bir tondan turuncuya döndü.)
  12. The car has a slight tint on the rear windows for privacy. (Arabanın arka camlarında gizlilik için hafif bir ton kullanıldı.)
  13. The black and white movie was tinted with a blue hue for a dreamlike effect. (Siyah beyaz film, rüya gibi bir etki yaratmak için mavi bir tonla renklendirildi.)
  14. The tint in the hair dye gave her hair a natural-looking shine. (Saç boyasındaki renklendirme, saçlarına doğal bir parlaklık verdi.)
  15. The glasses had a pink tint that made everything look warmer. (Gözlüklerdeki pembe ton, her şeyi daha sıcak gösterdi.)
  16. The painting had a sepia tint that gave it an old-fashioned look. (Tabloda sepia bir ton vardı, bu da ona eski moda bir görünüm verdi.)
  17. The photographer used a blue tint in the background to make the subject stand out. (Fotoğrafçı, konuyu ön plana çıkarmak için arka planda mavi bir

ton kullandı.)
18. The tinted glasses protected her sensitive eyes from the bright sun. (Renkli camlı gözlükler, hassas gözlerini parlak güneşten korudu.)

  1. The movie was given a green tint in post-production to create a sci-fi atmosphere. (Film, bilim kurgu atmosferi yaratmak için post prodüksiyonda yeşil bir tonla renklendirildi.)
  2. The artist mixed different tints of paint to create a beautiful gradient effect. (Sanatçı, güzel bir gradient efekti yaratmak için farklı tonlarda boyaları karıştırdı.)

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.