Timorous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Timorous İle İlgili Cümleler İngilizce Cümle İçinde Kullanımı

Timorous Nedir?

Timorous, İngilizce bir sıfattır ve “korkak” veya “ürkek” anlamına gelir.

Örnek Cümleler:

  1. She was too timorous to speak up in front of the crowd. (O, kalabalık önünde konuşmaktan çok korkaktı.)
  2. His timorous nature made it difficult for him to take risks. (Onun korkak doğası, risk almaktan zorlanmasına neden oldu.)
  3. The timorous rabbit darted back into its burrow. (Korkak tavşan tüneline geri kaçtı.)
  4. She spoke in a timorous voice, barely above a whisper. (O, hafifçe fısıltıdan daha yüksek olmayan bir sesle konuştu.)
  5. The timorous kitten hid under the couch whenever someone new entered the room. (Korkak kedi, yeni biri odaya girdiğinde koltuğun altına saklandı.)
  6. His timorous behavior indicated that he lacked self-confidence. (Onun korkak davranışları, özgüveninin eksik olduğunu gösterdi.)
  7. She had a timorous disposition, always afraid to try new things. (O, her zaman yeni şeyler denemekten korkan bir yapısı vardı.)
  8. The timorous deer froze in fear when it heard the hunter’s gun. (Korkak geyik, avcının silahını duyduğunda korkudan dondu.)
  9. His timorous approach to the problem only made the situation worse. (Onun korkak yaklaşımı sadece durumu kötüleştirdi.)
  10. The timorous child clung to his mother’s leg, afraid to venture out on his own. (Korkak çocuk, kendi başına dışarı çıkmaktan korkarak annesinin bacağına sarıldı.)
  11. She was too timorous to ask for a raise at work. (O, işte zam istemekten çok korkaktı.)
  12. His timorous demeanor masked his true intelligence and abilities. (Onun korkak tavrı, gerçek zekasını ve yeteneklerini gizledi.)
  13. The timorous swimmer clung to the edge of the pool, afraid to venture into deeper water. (Korkak yüzücü, daha derin sulara girmekten korkarak havuza kenarına yapıştı.)
  14. She had a timorous smile, as if unsure of how to react to the compliment. (O, övgüye nasıl tepki vereceğinden emin olmayan bir korkak gülümseme sergiledi.)
  15. His timorous attitude prevented him from making new friends. (Onun korkak tutumu, yeni arkadaşlar edinmesine engel oldu.)
  16. The timorous bird stayed hidden in the bushes, afraid of the larger birds nearby. (Korkak kuş, yakındaki daha büyük kuşlardan korkarak çalılıklarda saklandı.)
  17. She approached the job interview with a timorous attitude, fearing rejection. (O, reddedilmekten korkarak iş görüşmesine k

timorous bir tavırla yaklaştı.)
18. The timorous mouse scurried back to its hole when it heard the cat’s meow. (Korkak fare, kedinin miyavlamasını duyduğunda deliğine doğru koştu.)

  1. His timorous behavior in social situations made him seem aloof and distant. (Sosyal durumlardaki korkak davranışları, soğuk ve uzak görünmesine neden oldu.)
  2. She had a timorous personality, always afraid to take risks or make bold moves. (O, risk almaktan veya cesur hamleler yapmaktan her zaman korkan korkak bir kişiliğe sahipti.)

Bu örnek cümlelerde “timorous” kelimesi, korkaklık, ürkeklik veya çekingenlik anlamlarında kullanılmıştır.

Bu yazıya ilk yorumu sen yaz!

Hemen Yorum Yaz

Adını veya rumuzunu yazabilirsin.